Hizbullah, Direniş Silahlarına Karşı Komplo Kuranlara Seslendi: Ateşle Oynamayın
Lübnan Parlamentosu’ndaki Hizbullah milletvekili Ali El-Mikdat, direnişin silahsızlandırılmasını savunanların önce Lübnan ordusunu Siyonist saldırılara karşı koyabilecek savaş uçakları ve füzelerle donatması gerektiğini belirterek, hükümetin Hizbullah’ı silahsızlandırma kararının hiçbir değer taşımadığını vurguladı.
Tesnim Haber Ajansı - Lübnan hükümetinin direnişi silahsızlandırma yönündeki gayri-milli kararına yönelik Hizbullah yetkilileri ve milletvekillerinin tepkileri sürerken, Lübnan parlamentosundaki Direnişe Sadakat Bloğu üyesi Ali El-Mikdat dün gece yaptığı konuşmada, “Hükümette alınan karar, Amerika ve Siyonist rejimin diktesinin sonucudur ve herkes gördü ki ilk tebrik mesajı Siyonist rejim ordusu sözcüsü Avichay Adraee’den geldi.” açıklamada bulundu.
Ali El-Mikdat, Güney Lübnan’da düzenlenen bir anma töreninde yaptığı konuşmada, “Direnişi silahsızlandırma kararı bizim için kâğıt üzerindeki mürekkep gibi kalacak, hatta yazıldığı mürekkebin değeri kadar bile değil.” dedi.
El-Mikdat şöyle devam etti: “Direnişin silahsızlandırılmasını konuşanlar, önce Lübnan ordusunu füze ve savaş uçaklarıyla donatsın ki Siyonist düşmanın saldırılarına karşı durabilsin. Ama bu gerçekleşmediği sürece onlara tek bir şey söylüyoruz: Ateşle oynamayın. Biz ülkeyi korumak ve istikrarını sağlamak isteyen ilk kişileriz ve Lübnan’ı savunmak için büyük bedeller ödedik, bu yüzden bizimle tartışmayın.”
Hizbullah milletvekili, “Biz, şehit aileleri, milyonlarca insan ve Lübnan’da onur ve düşüşü kabul etmeyen her şerefli kişi, Sünni, Hristiyan, Dürzi veya Şii adına bu kararı ve hükümetin adımlarını reddediyoruz. Sözümüz şudur: Dışarıdan gelen dikte ve Amerikan-Siyonist düşman talimatlarını dinlemeyin. Lübnan, direniş ve ordusuyla tüm tehdit ve tehlikelerden korunmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Ali El-Mikdat, ordunun direniş ve Lübnan halkıyla birlikte ülkeyi korumak için çaba göstermesini istediklerini vurguladı.
Lübnan parlamentosundaki Direniş Bloğu’nun bir diğer milletvekili İbrahim El-Musevi de aynı konuda yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Lübnan’daki güvenlik durumu ve iç barış hakkında sürekli bir endişe var. En büyük sorun, ülkenin temel bir unsurunu dikkate almadan, ciddi ve hayati bir konuda hükümetin aldığı sorumsuz karardır ve silahların tek elde toplanması yönünde alınan karar tamamen sorumsuzcadır.”
İbrahim El-Musevi, LBC kanalına yaptığı açıklamada, “Lübnan kamuoyu şu anda kargaşa ve teyakkuz hâlinde, ancak biz iç barışın korunması gerektiğinde ısrar ediyoruz ve yetkililerin tutumu bu meseleyi etkiliyor. Silahların devletin tekelinde olması kararı Lübnan’ın ulusal mutabakatına dayanmıyor ve ve yasadışı bir karardır. Hükümet, Tom Barak belgesinin görüşülmesi sırasında Amerikan elçisinin yoğun baskı altında kaldığını itiraf etti ve hükümet iç duruma daha fazla dikkat etmelidir.” ifadelerini kullandı.
Hizbullah milletvekili, “Biz gerekli zemini oluşturmak ve vizyonumuzu belirlemek için meseleleri dikkatle inceliyoruz.” diye ekledi.
El-Musevi, Güney Lübnan’daki Vadi Zibkin-Sur bölgesinde yaşanan ve 6 Lübnan askeri şehit olan olay hakkında da, “Askerî kurum, halk ve ülke için bir emniyet supabıdır ve tüm vatandaşların güvenliğini sağlar. Ordu şehitleri bizim şehitlerimizdir. Bu musibet hepimiz içindir ve dış saldırılara karşı koyabilmemiz için orduya destek olunmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Tesnim’in aktardığına göre, Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam başkanlığındaki hükümet, geçen hafta Salı günü yapılan toplantıda, bu ülkenin ordusunu, hükümetin elindeki silahları tekeline almak ve silahlı grupların, özellikle Hizbullah'ın silahlarını bu yıl sonuna kadar (31 Ağustos 2025'ten önce) sınırlandırmak için uygulanabilir bir planı geliştirmeye mecbur etti.
Bu karar, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı’nda yapılan hararetli bir oturumda alındı. Söz konusu adım, özellikle ABD’den gelen ve Hizbullah’ın silahsızlandırılmasına yönelik artan uluslararası baskılar eşliğinde atıldı.
ABD ve müttefiklerinin baskıları, özellikle mali yardımların silahsızlandırma şartına bağlanması yoluyla, direniş eksenini zayıflatma ve dış iradeyi Lübnan’a dayatma çabasını ortaya koymaktadır.
Bu arada Lübnan hükümeti, Amerika’nın onayı ve işbirliğiyle gerçekleşen her türlü Siyonist saldırı ve işgal karşısında aciz olduğunu bir kez daha kanıtladı. Hatta direnişi silahsızlandırma kararının açıklanmasının ardından, işgal ordusu Lübnan’a yeni saldırılar düzenleyerek birçok binayı yıktı ve Lübnanlı sivillerden bazılarını şehit etti.