Boş İthamların Tekrar Edilmesi ve UAEA'nın Adil Olmayan Raporuna Eleştiri
İran Dışişleri Bakanlığı ve Atom Enerjisi Kurumu, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı-UAEA Genel Direktörü'nün raporuna ilişkin ortak bir bildiri yayımladı.
Tesnim Haber Ajansı- Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü raporunun yayımlanmasına tepki olarak İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ve Atom Enerjisi Kurumu aşağıdaki hususların altını çizmeyi gerekli gördüğünü duyurdu.
Bu bildiride şu ifadelere yer verildi:
İngiltere, Fransa, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri, Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) ve 2231 sayılı BMGK kararı altındaki taahhütlerini defalarca ihlal etmiş ve aynı zamanda İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı uluslararası hukukun ilkelerine aykırı olarak yasa dışı tek taraflı yaptırımlar ve baskılar uygulamıştır.
UAEA Yönetim Kurulu’nun Kasım 2024 toplantısında, bu ülkeler Ajans Genel Direktörü’nün İran’a yaptığı ziyaretin sonuçlarını dikkate almaksızın siyasi ve temelsiz bir girişimle İran aleyhinde bir karar taslağı sundular. Ancak birçok üye devletin bu siyasi ve yıkıcı yaklaşıma destek vermemesi, kararın sahiplerini yalnız bıraktı. Bu durum, üç Avrupa ülkesi ve ABD’nin UAEA’nın itibarını koruma ve bir anlaşmaya ulaşma iddialarında samimi olmadıklarını bir kez daha ortaya koydu.
Söz konusu ülkeler, Ajansı ve siyasi süreci istismar etmek için bir araç olarak kullanmaktan geri durmamışlardır. İran İslam Cumhuriyeti, 21 Kasım 2024 tarihli Yönetim Kurulu kararı içeriğine ve yönelimine yönelik güçlü çekincelerine ve Avrupa üçlüsü ile ABD’nin yaklaşımına olan meşru itirazına rağmen, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) ve Kapsamlı Koruma Anlaşması çerçevesindeki hak ve yükümlülüklerine dayalı yapıcı iş birliği yaklaşımını sürdürmüş ve Ajans’la kapsamlı bir şekilde iş birliği yapmıştır.
Bu bağlamda, UAEA Genel Direktörü iki kez Tahran’ı ziyaret etmiş ve Ajans'ın Güvence Denetimleri Dairesi Başkanı da iki kez İran’da bulunmuştur. Ancak tüm bu kapsamlı iş birliğine rağmen, hazırlanan rapor İran’ın iş birliğini kabul etmekle birlikte, bu iş birliğinin gerçek seviyesini yansıtmamaktadır.
Genel Direktör’ün mevcut raporunda, Siyonist rejim tarafından öne sürülen sahte belgeler esas alınarak, daha önce dile getirilmiş önyargılı ve temelsiz suçlamalar yeniden tekrarlanmıştır. Bu suçlamalar, onlarca yıl öncesine ait olduğu iddia edilen sınırlı sayıda bildirilmeyen faaliyet ve mekanlara dayanmaktadır. Oysa İran defalarca bildirilmeyen hiçbir nükleer tesisi ya da faaliyetinin olmadığını bildirmiş ispatlamıştır.
Ayrıca İran, Ajans’a söz konusu iddialarla ilgili mekanlara erişim, numune alma ve detaylı bilgi ve açıklamalar sunarak gerekli iş birliğini göstermiştir.
Müfettiş atamaları konusunda; Ajans’ın hâlihazırda İran için atanmış 125 müfettişi bulunmakta olup, İran İslam Cumhuriyeti’nin egemenlik hakkına (Kapsamlı Koruma Anlaşması’nın 9. maddesi) dayanarak az sayıda müfettişin atamasını iptal etmesi tamamen yasal ve anlaşmaya uygundur.
İran’ın Ajans ile yaptığı iş birliği ve yayımlanan ortak bildiriler sürerken, yayımlanan rapor, görev tanımının dışına çıkarak ilgisiz ve yetki dışı meselelere atıfta bulunmaktadır. İran İslam Cumhuriyeti, bu raporda NPT’ye dayalı yükümlülüklerle gönüllü taahhütlerin doğru şekilde ayrıştırılmamasının ciddi bir hata olduğunu vurgulamaktadır.
Raporda, İran’ın gönüllü olarak yaptığı bazı uygulamalar, yanlış şekilde bağlayıcı yükümlülükler gibi sunulmuştur. Oysa bu tür yorumlar Ajans’ın temel belgelerinde onaylanmamış olup İran’ın böyle bir yasal yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ayrıca Siyonist rejim gibi NPT’ye üye olmayan ve kitle imha silahlarına sahip olan üçüncü bir tarafın sunduğu güvenilmez bilgilere dayalı yorumlar, Ajans’ın profesyonel doğrulama ilkeleriyle çelişmektedir.
Bu unsurlar, İran İslam Cumhuriyeti’nin bu raporun yapısı ve içeriğinin dengeli olmadığı, mevcut durumun arkasındaki ana etkenleri (örneğin ABD’nin KOEP’ten çekilmesi ve Avrupalı ülkelerin taahhütlerine uymaması) doğru şekilde değerlendirmediği sonucuna ulaşmasına neden olmuştur.
İran, bu raporun siyasi amaçlarla Ajans’a baskı yoluyla hazırlandığını belirterek, içeriğine yönelik açık itirazını ifade etmektedir. Rapor, Genel Direktör’ün görev sınırlarını aşmakta ve uluslararası kurumlara hâkim olan tarafsızlık ilkesi dahil profesyonel kurallarla çelişmektedir.
Temelsiz iddiaların tekrarı, bu iddiaların geçerliliğini artırmaz ve Ajans üzerinden İran’a karşı siyasi bir atmosfer yaratmaya yöneliktir. Oysa ki Siyonist İsrail rejimi, NPT’ye taraf olmadan nükleer silaha sahiptir ve aynı zamanda barışçıl nükleer faaliyetlerde bulunan bir NPT üyesi ülkeyi tehdit etmektedir. Ne yazık ki, İran’ın bu tehditlerin kınanmasına yönelik defalarca yaptığı çağrılara rağmen, Ajans Genel Direktörü bu konuda hiçbir adım atmamıştır.
İran İslam Cumhuriyeti, Genel Direktör’ün bu raporu hazırlarken siyasi baskılardan etkilenmesi ve profesyonel yaklaşımını göz ardı etmesi nedeniyle derin üzüntüsünü ifade ederek, raporun siyasi amaçlarla kullanılmasına karşı uyarıda bulunuyor ve şu hususları yeniden vurguluyor:
İran’ın savunma doktrininde, İslam İnkılabı Lider’inin fetvası gereği nükleer silahların yeri yoktur.
Uluslararası hukukun temel ilkelerine göre, barışçıl nükleer enerjiye erişim hakkı devredilemez ve engellenemez.
İran’ın zenginleştirme programı tamamen barışçıl amaçlıdır, Ajans’ın denetimi altındadır, şeffaftır ve Kapsamlı Koruma Anlaşması çerçevesindedir.
Eğer üç Avrupa ülkesi ile ABD, Ajans'taki tutumlarında siyasi yaklaşım ve çifte standardı sürdürmeselerdi, böyle tekrarlayan ve adil olmayan bir rapor hazırlanmamış olurdu.
Son olarak şu husus vurgulanmaktayız:
Eğer bazı ülkeler, İran’ın Ajans ile olan iş birliği ve şeffaf, güven inşa eden yaklaşımını ya da bu son raporu kötüye kullanmaya kalkışırlarsa, İran İslam Cumhuriyeti kendi yasal haklarını ve meşru çıkarlarını korumak için uygun karşılık verecektir. Bu karşılığın sorumluluğu, böyle bir yaklaşımı benimseyen ülkelere ait olacaktır.