Denizcilikteki Yeni İran Karşıtı Projenin Perde Arkası Ne?


Denizcilikteki Yeni İran Karşıtı Projenin Perde Arkası Ne?

ABD’nin Tahran’ın Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) yıllık toplantısına ev sahipliği yapmasını engellemesi siyasi çıkar güden uluslararası kurumların yapısının değiştirilmesi gerektiğini gösterdi.

Tesnim Haber Ajansı- Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere ile birlikte İran'ın önümüzdeki ekim ayında Dünya Denizcilik Günü nedeniyle düzenlenmesi beklenen toplantıya ev sahipliği yapmasına engel oldu. 

Reuters haber ajansının, Birleşmiş Milletler (BM) Denizcilik Örgütü Sözcüsüne dayandırdığı haberde bu iddiayı ortaya atıldı. Haberde İran'ın ekim ayında bir denizcilik etkinliğine ev sahipliği yapma teklifinin reddedildiği iler sürüldü.

Dikkat çeken nokta ise; Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) 2015'te İran'ın söz konusu etkinliği düzenleme talebini kabul etmiş ve hatta bu örgütün bir önceki toplantısında İran'ın ev sahipliği konusu gündeme getirilmişti.

Biden yönetiminin İran Özel Temsilcisi Robert Malley'in sorumluluklarını üstlenen Abram Paley, Tahran'daki Uluslararası Denizcilik Örgütü Toplantısının iptaline ilişkin şunları ileri sürdü; 

"Yasal yük taşıyan yabancı ticari gemilere kışkırtıcı bir şekilde saldıran, el koyan ve taciz eden bir ülke, Dünya Denizcilik Günü etkinliğine ev sahipliği yapamaz."

Bu eylemle eş zamanlı olarak Amerikan medyası, Washington'un petrol tankerlerini korumak amacıyla Fars Körfezi'ndeki savaş gemisi ve savaş uçaklarının sayısını artırdıklarını iddia etti.

ABD, bölgesel müttefikleriyle birlikte, İran'ın petrol tankerlerine ve ticari gemilere yönelik düşmanca faaliyetlerini önlemek istediğini öne sürdü. Bazı medya kuruluşları bu hareketleri Amerika'nın askeri çatışmaya karşı düşmanca yaklaşımının tırmanışı olarak nitelendirdi ve bazıları da bu ülkenin müzakerelerden çekilmesi için zemin hazırladığını ve İran'a, Amerikalı mahkumlarla ilgili ABD ile anlaşmaların sonuçlandırılmasını hızlandırması çağrısında bulundu.

Batı cephesinin bu adımıyla ilgili dikkat çekici birkaç konu var:

Birincisi; Amerika, bölgesel ve uluslararası düzeyde İran karşıtı bir uzlaşma ve konsensüs sağlamaya çalışıyor, ancak bu ülkenin Batı Asya'daki Arap müttefikleri bile aylardır İran'la ilgili pozitif bir yaklaşım benimsemektedir. Öyle ki Suudi Arabistan, İran yapımı insansız hava araçlarına ilgi gösterdi. ABD ile güvenlik anlaşmasından çekildiğini resmen açıklayan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de bölgedeki diğer Arap ülkeleriyle İran ile ikili ilişkilerin yanı sıra, Fars Körfezi'nin güvenliği konusunda işbirliği yapmak istediğini bildirdi.
ABD, dünya arenasında uzun süredir İran'a karşı konsensüs sağlayamıyor. Son uluslararası denizcilik toplantısında olduğu gibi, 39 oydan 22'si ABD’nin lehineydi, 17 üye ülke Amerika'nın İran karşıtı eylemine karşı çıktı; ABD yönetimi BM İnsan Hakları Konseyi ve BM Güvenlik Konseyi'nin son iki toplantısında İran'a karşı bir fikir birliği oluşturmayı başaramadı.

İkincisi; Amerika'nın yeni İran karşıtı eylemi, maksimum baskı ve yaptırım politikalarının başarısızlığına denk geldi, petrol hırsızlığı da yapan Amerikalılar son dönemde İran petrolünün satışını engellemek amacıyla yaptırımları yoğunlaştırdı ancak amacına ulaşamadı, zira uluslararası kuruluşlar İran petrolünün satışında artış olduğunu bildirdi.

Bunun ötesinde; Washington, el konulan İran petrol tankerinin yükünü bile değerlendiremiyor.
Bu arada Wall Street Journal gazetesi de 800 bin İran petrolü yüklü "Suez Rajan adlı petrol tankerinin hala Texas kıyılarında bekletildiğini ve Amerikalı petrol şirketlerinin İran'ın Fars Körfezi ve çevresinde kendilerine ait gemilere yönelik misilleme eylemlerinden endişelendikleri için petrolü boşaltmaya yanaşmadığını yazdı.
Gazeteye göre Amerikan Sahil Güvenliği, Suez Rajan petrol tankerinin yükünün boşaltılması için izin verdi, ancak şirketler, İran'ın misilleme eylemi korkusuyla ele geçirilen İran petrolüne yanaşmaktan çekiniyor. Aynı zamanda, İran Donanmasına bağlı Dena ve Mekran gemilerinden oluşan 86. filonun dünya turuyla ilgili olumlu tepkiler ticaret güvenliğini sağlamada İran'ın denizcilik kapasitesine olan küresel güveni gösteriyor. Bu, çok taraflılığın ve Batı'nın tekelciliğine karşı yeni bir boyut olabilir.

Batı, deniz güvenliği alanında İran'ın diğer ülkeler için bir rol model haline gelmesinden endişe duyuyor. Aslında bu önemli bir nokta. İran’ın deniz gücünün nükleer teknoloji, füze ve insansız hava aracı gücünün devamı olarak değerlendiren Batı, bunun Amerikan hegemonyasına karşı bağımsızlık arayışındaki ülkelere ek güç vereceğine inanıyor. Bu nedenle önümüzdeki Ekim’de süresi dolacak İran karşıtı İHA ve füze yaptırımlarının kaldırılmasını engellemek istiyor.

Bu arada, Birleşmiş Milletlerin uzmanlık kuruluşu olan IMO’nun ABD’nin İran'a karşı yasadışı talebini kabul etmesine verdiği destek, bu tür davranışlarla halihazırda rayından çıkmış olan kuruluşun meşruiyeti konusunda bir uyarıdır.

Bu tutum çok taraflılığa doğru ilerleyen yeni düzende, Amerikan baskısı ve zorbalığına boyun eğen uluslararası kurumların itibarını ciddi şekilde zedeleyecektir ve maliyeti ağır olur.

ABD'nin son IMO toplantısındaki yasadışı eylemi, uluslararası kurumların yapısının değiştirilip reform yapılması gerektiğini ve aynı zamanda Amerikan tek taraflılığının düşüş sürecine girdiğini gösterdi.

 

 

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler