KAFKA "ŞARKICI JOSEPHİNE" İLE İRAN'DA
Franz Kafka'nın ''Josephine the Singer, or the Mouse Folk'' adlı eseri Şehap Amani'nin Farsça çevirisiyle İran'da yayınlandı.
Tesnim Haber Ajansı – “Josephine, Şarkıcı Ya da Fare İnsanlar” açlık Sanatçısı Franz Kafka'nın, ilk olarak 1922 yılında "Die neue Rundschau" adlı dergide yayımlanan hikâyesidir. Hikâye aynı zamanda, 1924 yılında yayımlanan, içinde üç hikâyenin daha bulunduğu kısa hikâyelerden oluşan kitabının da başlığıdır. Bu dört hikâyenin üçünde Franz Kafka, sanatçı yaşamını ironik olarak ele alıp işlemiştir; bu hikâyelerden ikisinde ise hikâye kahramanı olarak sirk figürleri seçilmiştir.
O dönemden önce ve sonra, gerek hokkabazlar gerekse de artistler, edebi eserlerde oldukça fazla görülmektedir. Bunlara örnek olarak Frank Wedekind, Rainer Maria Rilke, Baudelarie, Verlaine gibi isimleri verebiliriz. Metinlerde aslında sanatçıların ve izleyicilerin anlayamadığı acı bir ironi söz konusudur. Sanatçı ızdırap çekerken, izleyiciler geçici bir süreliğine eğlenmektedir. Aslında bu durum Franz Kafka’nın son hikâyesi "Fare Josefine"de de görülmektedir; bu hikâyede de kahraman aslında halkın içinde yaşadığı halde, halktan uzak, tamamen kendi unutulmuşluğu içerisindedir.
Kafka Oskar Pollak 1904'te yazdığı bir mektuptan şöyle diyor: “Arada boşluk bırakmaksızın giderek kule gibi yükselen, dürbünleriyle pek ulaşamayacağı kadar yükseklere çıkan bir yaşama topluca bakan birinin vicdanı huzura kavuşamaz. Ama vicdanın derin yaralar alması iyidir, çünkü böylelikle her ısırık için daha duyarlı duruma gelir. Sanırım insanın yalnızca onu ısıran ve sokan kitaplar okuması yerinde olur. Okuduğumuz kitap bir yumruk gibi tepemize inip bizi uyandırmadıktan sonra neye yarar? Tanrım, hiç kitap okumasak da mutlu yaşayabilir ve bizi mutlu kılacak kitapları sıkıştık mı kendimiz kaleme alabilirdik. Ne var ki, üzerimize bir felaket gibi çullanan, kendimizden daha çok sevdiğimiz birinin ölümü, bütün insanlardan koparılarak ormanlara götürülüp bırakılmamız ya da canımıza kıymamız gibi bizi acılara gömen kitaplar gerekiyor bize. Bir kitap içimizdeki donmuş denizin buzlarını kırıp parçalayacak bir balta olmalıdır.”
“Şarkıcı Josephine ya da Fare Ulusu” kitabının bir bölümünde şöyle okuyoruz:
“Josephine'in ıslıkları bizim her gün işittiğimiz ıslıklardan milim farklı değilse de, bir kişinin bu denli sıradan bir işi üstlenmek üzere öne çıkması hiç alışıldık değil. Fındık kırmak bir sanat değildir kuşkusuz, kimse bu işi yapmak için diğerlerini başına toplamaya yeltenmez. Yine de bunu yapan ve başaran biri varsa, orada fındık kırmaktan başka işler gerçekleşiyor demektir. Ya da yapılan iş sadece fındık kırmaktır ama bu denli güzel yapılmadığı için şimdiye dek üzerinde hiç düşünülmemiştir; sonra bir gün fındıkkıran kişi kalkıp bize bu yeteneğin içyüzünü gösterivermiştir.”