Mevlana; Fars Kültür Coğrafyasında Aşk ve İnsanlığın Ortak Mirası


Mevlana; Fars Kültür Coğrafyasında Aşk ve İnsanlığın Ortak Mirası

Fars şairler, İran’ın kalbinden Çin sınırına kadar uzanan bütün Fars kültür havzasında, aşk ve insanlıkla yoğrulmuş “Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Belhî'nin ortak mirasından söz ettiler.

Tesnim Haber Ajansı -  Mektup Araştırma Enstitüsü’nün 195’inci oturumu Salı günü “Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Belhî’yi Anma'ya ayrıldı. Bu uluslararası toplantıda İran, Tacikistan, Afganistan ve Pakistan’dan şairler, Mevlânâ’nın yeri, gazelleri, Şems-i Tebrizî ile bağı ve bu büyük şairin düşüncelerinin kültürel ve toplumsal dayanışmadaki rolü üzerine konuştu; her biri Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Belhî'nin mirasına farklı bir açıdan değindi.

Mevlana’nın Gazeli; Fars Edebiyatında Ani Bir Diriliş

İranlı şair Cemşid Alizade, Mevlânâ’nın gazellerine odaklanarak onları insanlık tarihinin en büyük kültürel olaylarından biri olarak nitelendirdi. O, dörtlük Fars gazelini açıkladı: Sâdî’nin “sahl ü mümteniʿ” gazeli, Hâfız’ın teknik gazeli, Hint tarzının mazmun işleyen gazeli ve Mevlânâ’da zirveye ulaşan tasavvufî gazel. Alizade hatırlattı ki eskiler Mevlânâ’nın gazelini resmî şiir değil, sûfîlerin manzum sözleri sayarlardı.
Mevlânâ’nın gazelinden ciddi biçimde etkilenen tek şair Sâib-i Tebrîzî idi; o defalarca Mevlânâ’nın gazellerine nazireler yazmıştı. Alizâde, Mevlânâ’nın gazelini “ani bir diriliş” olarak tanımladı; edebiyat tarihinde eşsiz, coşkulu ve bir ana sığan şiirlerdi bunlar ki şairin heyecan dolu anlarını yansıtır.

Mevlânâ ile Şems’in Buluşması; İnsancıllaştırma ve Ebedi Aşk

Tacik şair Abdülcebbar Sürûş sözlerine, Mevlânâ ile Şems’in ilk buluşmasını anlatarak başladı. Ona göre Mevlânâ, ideal insanın arayışındaydı ve bu arayışının aynadaki yansımasını sonunda Şems-i Tebrizî’de buldu. Sürûş’a göre bu buluşma, Mevlânâ’nın sakin denizinde kopan bir fırtına gibiydi; onu dönüştürdü ve ebedî bir aşka taşıdı.
Sürûş, Şems ile Mevlânâ’nın birliğini açıkladı: “Şems, Mevlânâ’dır; Mevlânâ da Şems’tir.” Bu iki ruhun bağı, insanı özbilinçten Tanrı bilincine götüren aşkın bir simgesidir ve daima insanlığa ilham verecektir.

Mevlânâ’nın İdeal İnsanı; Uyanık Vicdana Sahip Bir İnsan

Afganistanlı yazar ve araştırmacı Şefikullah Şefik, Mevlânâ’nın Şems hakkında yazdığı şiirlere atıfla onun mirasının milletlerin dayanışmasındaki rolünü vurguladı. Şefik, Mevlânâ’yı düşünceleri günümüzde toplumsal sermayeye temel olabilecek bir mütefekkir olarak nitelendirdi.
Şefik, güven, insani dayanışma, hoşgörü ve yolsuzluktan kaçınmanın toplumsal sermayenin temel unsurları olduğunu ve Mevlânâ’nın eserlerinde bunların özel bir yere sahip bulunduğunu açıkladı. Mevlânâ’nın dinlere ve mezheplere yönelik barışçıl ve görece yaklaşımının kültürel çoğulculuk ve dünya barışı için bir model sunduğunu belirtti.
Şefik şu değerlendirmede bulundu: “Mevlânâ’nın ideal insanı, uyanık vicdanla ve temiz ahlakla yaşayan kişidir. Böyle bir bakış, yozlaşmadan uzak, sağlıklı bir toplumun temeli olabilir.” Ona göre Mevlânâ’nın düşüncelerinin yeniden okunması, tarihsel geleneklerle modern bilimler arasında köprü kurabilir.

Aşk Milleti; Din ve Mezhebin Ötesinde

Tacikistanlı şair ve yazar Gulnâz Tahiriyan, İran ile Tacikistan arasındaki kültürel bağı, Mevlânâ ile Şems’in dostluğunun sembolü olarak değerlendirdi. O, Mevlânâ’yı bütün değerlerin ve hatta din ile mezhebin ötesinde bir şahsiyet olarak tanıttı ve onun meşhur beytine atıf yaptı: “Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır / Âşıkların şeriatı da Allah’tır, mezhebi de.”
Tahiriyan’a göre Mevlânâ’nın hümanist öğretileri, insanı her kurum ve değerden üstün kılar ve aşkı yaşamın asıl cevheri olarak ortaya koyar.

Mevlânâ; İnsanı Şaşkınlıktan Kurtaran

Tacikistanlı şair ve yazar Firdevs A’zam ise Mevlânâ’nın konumuna dikkat çekerek, onun düşüncelerini karanlıktan ve şaşkınlıktan huzura ve irfana yönelten bir ışığa benzetti. A’zama göre Mevlânâ, coğrafi ve etnik sınırların ötesine geçen bir şair ve sûfîdir; bütün insanlığa aşk, dayanışma ve hümanizm mesajı sunmaktadır.
A’zam şöyle sözlerine ekledi: “Savaş ve şiddetle dolu bir dünyada, Mevlânâ’nın öğretilerine dönmek barış ve birlikte yaşam için bir yol olabilir.” O, Mevlânâ’yı “insanı gafletten kurtaran” bir rehber olarak tanımladı ve onun tasavvufunun yalnızca geçmişin mirası değil, bugünün de ihtiyacı olduğunun altını çizdi.
Pakistanlı İranolog ve edebî eserler araştırmacısı Ârif Nûşâhî de Abdülvehhâb b. Celâleddîn Muhammed Hemedânî’nin (ö. 954/1547) kaleme aldığı, Şemseddîn Ahmed Eflâkî’nin (ö. 761/1360) Menâkıbu’l-Ârifîn eserinin titizlikle sadeleştirilmiş şekli olan Sevâkibu’l-Menâkıb evliyâullah kitabından bazı bölümleri okuyarak Mevlânâ’nın sûfîler arasındaki yeri ve önemini değerlendirdi. Bu kitap, Nûşâhî’nin giriş ve tahkikiyle yayımlanmıştır.

En Çok Okunan İran Haberler
En Önemli İran Haberler
En Çok Okunan Haberler