İran İstihbarat Bakanı’nın İsrail Belgelerinin İran’a Nakli Hakkındaki Raporu
İran İstihbarat Bakanı, İsrail belgelerinin İran’a aktarılması ve bu belgelerden elde edilen içerikler hakkında açıklamalarda bulundu.
Tesnim Haber Ajansı - İran İstihbarat Bakanı Seyyid İsmail Hatib, İsrail’e ait belgelerin ele geçirilmesi ve İran’a aktarılması ile ilgili olarak yaptığı konuşmada, “Önceden öngörülen üs belgelerinin başarılı bir şekilde aktarılması, yalnızca güçlü ve birleşik bir istihbarat-operasyonel eylem paketinin bir parçasıdır.” ifadesini kullandı.
İran İstihbarat Bakanı, “İran’a aktarılan hazine, Siyonist rejime dair milyonlarca sayfa çeşitli ve değerli bilgiyi içermektedir.” dedi.
İran İstihbarat Bakanı devamında şunları söyledi: “Bu belgeler, işgal altındaki toprakları yöneten rejimin önceki ve devam eden silahlanma projelerini, eski nükleer silahların yenilenmesi ve yeniden işlevlendirilmesine ilişkin projeleri, ABD ve bazı Avrupa ülkeleriyle ortak projeleri ve ayrıca atom silahlarının idari yapısı ile sorumlularına dair eksiksiz bilgileri kapsamaktadır.”
Hatib “Bu belgelerde ayrıca, insan karşıtı silahları projelerinde yer alan araştırmacıların, araştırmacıların ve üst düzey yöneticilerin isimlerinin listesi, ilgili projelerde yer alan Amerikan ve Avrupalı bilim insanlarının isimleri, tesislerin, şirketlerin ve tüm işbirlikçilerinin adresleri de yer almaktadır.” açıklamada bulundu.
Ayrıca, “Bu ülkenin, milletin ve dinin esas düşmanı yalnızca Filistin işgali altındaki topraklarda hüküm süren suç şebekesi değil; aynı zamanda birçok ülke ve milletin, hatta hak, hakikat, adalet ve insanlığın düşmanı olan Siyonist-Amerikan akımıdır.” diye sözlerine ekledi.
İran İstihbarat Bakanı ayrıca şu ifadeleri kullandı: “Batılı tahakküm kulübü hesaplarında ölümcül bir hata yaparak kendi vahşi köpeğinin tasmasını saldı; bu kez İran’a karşı saldırıya geçti. Fakat halkın birlikteliği, İran İslam Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri’nin kahramanca ve güçlü savunması, yurt savunucularının gurur verici fedakârlıkları ile Yüksek Genel Komutanlık’ın bilge ve cesur yönetimi ve Cumhurbaşkanı ile 14. Hükümetin etkin katılımı sayesinde, dünya bu yasa dışı tahakkümün gayrımeşru çocuğunun yenilgisi ve zilletini gördü ve sevindi.”
Hatib, “Bugün, Siyonist-Amerikan rejiminin bir başka hezimet boyutunu daha aktarmak istiyorum; istihbarat açısından bu rejimin yenilgisi 10 Haziran tarihli açıklamada, rejimin gizli mahzenlerinden bir bilgi hazinesine erişildiği ve bu hazinenin İran’a nakledildiği ilan edilmiştir.” diye konuştu.
Hatib şöyle devam etti: “Gerçek şu ki, İmam Zaman’ın (a.s.) meçhul askerleri çok katmanlı en karmaşık operasyonlardan birinde bu rejimin gizli mahzenlerine kadar nüfuz etti ve nükleer, askeri, istihbarat ve bilimsel alanlarda bu rejime ait gizli bilgilere erişti; bugün yalnızca bu bilgilerin bir kısmına işaret ediliyor.”
İran İstihbarat Bakanı şu şekilde ifade etti: “Gizli belgelerin ele geçirilmesine yönelik sızma projesinin profesyonel ve zeki biçimde icra edilmesi, önceden belirlenen üs belgelerinin başarılı transferi, yalnızca güçlü bir istihbarat-operasyonel kombinasyonunun bir bölümünü teşkil etmiştir.”
Hatib, “İran içine aktarılan hazine, işgal altındaki toprakları yöneten Siyonist rejime ait milyonlarca sayfa çeşitli bilgiyi içeriyordu; bunlar arasında söz konusu rejimin önceki ve devam eden silahlanma projeleri, eski nükleer silahların yenilenmesi ve yeniden işler hale getirilmesine ilişkin projeler, ABD ve bazı Avrupa ülkeleriyle ortak girişimler, atom silahlarının idari yapısı ve sorumluları ile bu insanlığa karşı projelerin araştırmacıları, bilim insanları ve üst düzey yöneticilerinin isimleri, bahsedilen projelerde yer alan Amerikalı ve Avrupalı bilim insanları’nın adları, tesislerin ve şirketlerin adresleri ile bu projelerdeki tüm işbirlikçilerinin listesi yer almaktadır.” ifadelerini kullandı.
İran İstihbarat Bakanı, İmam Zaman’ın meçhul askerlerinin bir sonraki çok önemli ve karmaşık görevinin, elde edilen bilgilerin işlenmesi ve rejimin nükleer projeleriyle bağlantılı farklı insanî ve örgütsel ağların ilişkilerinin tespit edilmesi olduğunu bildirdi; bu ağlar hem işgal altındaki topraklar içinde hem de dışında faaliyet göstermektedir.
İran İstihbarat Bakanı, ağların ve ilişkilerin keşfinin, sızma ve bilgilerin İran’a aktarılması projesi kadar önemli olduğunu vurgulayarak, “Bu programın ilk safhasında belirttiğim gibi, şu aşamada Siyonist rejimden elde edilen milyonlarca sayfanın yalnızca çok küçük bir kısmını ifşa ettik.” belirtti.
Konuşmasının devamında birkaç noktayı öne çıkardı: “Birinci nokta, ifşa edilen bu az sayıdaki sayfanın bile rejimin ve destekçilerinin gizleme tarihini ortaya döktüğü ve rejimin nükleer muğlaklık politikasına son verdiğidir. İkinci nokta olarak, bulgularımızda rejimin nükleer ve askeri alanlarda çalışan 189 uzmanın tam adları, iletişim bilgileri ve iş ilişkileri ile her birinin yürütmekte olduğu projelere dair ayrıntılı bilgiler tespit edilmiştir; bu listenin halen tamamlanmakta olduğu belirtildi.”
Hatib bu konuda şöyle ekledi: “Üçüncü nokta, elde edilen hazinede çift kullanım amaçlı hassas askeri ve bilimsel mekânlara ilişkin ayrıntılı bilgiler bulunduğudur; bu mekânların koordinatlarının ülkenin roket birimlerine verilmesi sonucunda, 12 günlük savaş sırasında bazıları hedef alınmıştır.
Dördüncü nokta olarak, ifşa edilen bu sınırlı bilgi bölümü, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin saldırgan Siyonist rejimle iş birliğini ortaya koymakta; ayrıca, rejim yetkililerinin ve Amerikalı senatörlerin resmi nüfuz girişimlerine ve uluslararası ajanslardan ülkemizin barışçıl nükleer programına ilişkin bilgileri temin etmeye yönelik çabalarına dair belgeler de bulunmaktadır.”
Devamında, “Nükleer kurumların çalışanları, askeri kuruluş mensupları ve rejimin sıradan vatandaşları arasında kayda değer sayıda kişi, elde edilen büyük belge yığınına ulaşılması ve bu belgelerin rejimin çok katmanlı koruma katmanlarından çıkarılarak Aziz İran’a aktarılmasında İstihbarat Bakanlığı ile işbirliği yapmıştır.” açıklamasını aktardı.
İran İstihbarat Bakanı, bu işbirliklerinde iki ana güdü olduğunu belirtti: “Birincisi maddi çıkar ve para alma isteği, ikincisi ise rejimin yozlaşmış ve suçlu başbakanına duyulan yoğun nefret ve ona karşı intikam arzusudur.”
Hatib şöyle sözlerine ekledi: “Şimdi o katile (söz konusu kişiye) diyorum ki; İran’ın su sorununu çözmek yerine, bizimle para karşılığında işbirliği yapan ve hâlen işbirliği etmeye devam eden personelinin geçim sorununu çözmeye bakmalıdır.”
İran İstihbarat Bakanı ayrıca şöyle ifade etti: “Ayrıca Siyonist rejimin halk ve yetkililer arasına nüfuz etme çabalarının sırrını herkes için açığa çıkarmak isterim; bu çabalar, 12 günlük savaşta yaşanan tarihi yenilgi ve İmam Zaman’ın (a.s.) meçhul askerlerinin rejimin en iç koruma katmanlarına derin nüfuzu sonucu kök salmıştır; bu durum “nüfus efsanesini” doğurmuş ve maalesef içeriden bazıları buna destek vermiştir. Düşmanın belirli zayıf karakterdeki içeridekilere yönelik bilgi müdahalesini hiç inkar etmedik; bu kişilerden biri tespit edildi, yakalandı, yargılandı, idam edildi ve bunun için adalet kurumuna teşekkür edilmesi gerektiği ilan edildi.”
İran İstihbarat Bakanı Seyyid İsmail Hatib son olarak belirtti: “Şu anda başka casusluk dosyaları üzerinde de çalışmalarımız devam etmektedir; ancak profesyonel katiller rejiminin çaresiz çabası, İstihbarat Bakanlığı’nın kaleleri, saklanma yerleri ve korunmuş depolarındaki büyük nüfuzunu gizlemeye ve özellikle İran'dan bilgi edinme yöntemlerini teknolojik olarak kamufle etmeye yöneliktir. Gelecekte, elde edilen bilgi hazinesinin belgelerinin ifşasına devam ederken, bunların üzerinde de duracağız.”