Lübnan’daki Çağrı Cihazı Patlamalarının Ardından: İsrail’in Komplosu Boşa Çıktı


Lübnan’daki Çağrı Cihazı Patlamalarının Ardından: İsrail’in Komplosu Boşa Çıktı

İsrail rejiminin Lübnan’da çağrı cihazlarını patlatarak gerçekleştirdiği suikastın üzerinden bir yıl geçti. Hizbullah, mağdurların tedavi ve iyileşme sürecini takip etmeye devam ettiğini açıkladı.

Tasnim Haber Ajansı – İsrail rejiminin Lübnan’da çağrı cihazlarını patlatarak gerçekleştirdiği suikastın üzerinden bir yıl geçti. Binlerce kişiye fiziksel ve psikolojik zarar verilmesine rağmen Lübnan hükümeti mağdurlara karşı duyarsız kaldı. Buna karşın Hizbullah, mağdurların tedavi ve iyileşme sürecini takip etmeye devam etti ve sürecin ilerleme kaydettiğini duyurdu.

“Biz İyileştik”, Hizbullah’ın İsrail rejiminin çağrı cihazlarını patlatarak gerçekleştirdiği terörist suikastın birinci yıl dönümünde verdiği mesajdır.

“Biz İyileştik” sadece bir slogan değil; İsrail düşmanının tamamen yok etmeyi hedeflediği toplumda binlerce yaralının iyileşmesi için Hizbullah’ın izlediği bir yoldur. Yüzlerce kişi, bu suikastta gözlerini ve ellerini kaybetti kendilerini devletin onları koruyacak gücü olmayan ve yolun başında kaderlerine terk eden bir yapıyla karşı karşıya buldular.

İsrail’in Lübnan’da Çağrı Cihazlarını Patlatarak İşlediği Suç

17 Eylül 2024’te, saat 15:30 sularında Lübnan sokakları kana bulandı. Başlangıçta kimse ne olduğunu anlayamadı; olayların tam bir tasvirini yapmak imkânsızdı. Yanmış yüzler, kopmuş eller, göz çukurlarından fırlamış gözler ve sokaklarda, evlerde, hastane kapılarında yükselen çığlıklarla ilgili raporlar peş peşe yayıldı.
Bu bir savaş değildi; kelimenin tam anlamıyla bir katliamdı. İlk saatlerde ayrıntıların bir araya getirilmesi güç olsa da zamanla tablo netleşti: İsrail rejimi, Lübnan’da art arda yaklaşık 5.000 çağrı cihazını patlattı. Bu saldırıda onlarca kişi şehit oldu, 3.000’den fazlası yaralandı.

Teknik Yöntem
Güvenlik kaynaklarına göre, cihazlara üretim aşamasında “IC” çipi aracılığıyla patlayıcı yerleştirilmişti. Bu madde, cihazların içine öyle gizlenmişti ki incelemelerde fark edilmiyordu. Patlama, özel bir mesajla uzaktan tetiklendi. Lityum bataryalar, sinyal alındığında patlamanın gerçekleşmesini sağladı. Kapalı veya sinyal almayan cihazlar ise patlamadan etkilenmedi. Patlayıcılar özellikle cep ve uyluk bölgelerinde taşınarak, vücudu doğrudan hedef aldı. Mesaj sesi duyulduktan yaklaşık dört saniye sonra cihazlar patladı.

İstihbarat Servislerinin Rolü
Bu saldırının arkasında İsrail’in Mossad ve Şabak servisleri vardı. Amaç, Lübnan toplumunu felce uğratmak, halkı psikolojik baskı altına almak ve ülke atmosferini gerilimle doldurmaktı. Lübnanlı doktor Gassan Abusteh’in ifadesiyle: “Kanıtlar, düşmanın Lübnan halkına mümkün olan en ağır fiziksel zararı vermek istediğini gösteriyor. Bu olay, türünün ilk ve en büyük örneğiydi; sonuçları hâlâ devam ediyor.”

Hizbullah’ın Müdahalesi
Lübnan hükümetinin sessizliği ve yetersizliği gölgesinde Hizbullah devreye girdi. İslami Sağlık İdaresi, Yaralılar Vakfı ve diğer bağlı kuruluşlar mağdurların bakımını üstlendi. İlk andan itibaren doktorlar, hemşireler ve sağlık ekipleri hastanelerle koordineli çalıştı. Yüzlerce yaralı, İran Kızılayı’nın desteğiyle tedavi için İran’a gönderildi; bazıları Irak ve Suriye’ye nakledildi.

Yaralılar Vakfı’nın Çalışmaları
Yaralılar Vakfı sorumlusu Dr. İbrahim Naîm şöyle dedi: “Daha önce bu kadar geniş çaplı ve ağır bir olay görmemiştik. Tek bir günde, çoğu gözlerini kaybetmiş yüzlerce yaralıyla karşılaştık. Savaşın başlamasıyla merkezlerimizi kapatmak zorunda kaldık ama iki ay boyunca evlerde ve hastanelerde tedavileri sürdürdük.”
Vakfın önceliği, uzuv kaybı ve görme kaybı yaşayanların topluma yeniden kazandırılması oldu. Bu amaçla fizyoterapi ve iş terapisiyle mağdurların bağımsız yaşamaları için programlar başlatıldı.
Hizbullah’a bağlı İslami Sağlık İdaresi, ilk andan itibaren hastanelerin acil servislerinde görev yapan doktorlar, hemşireler ve sağlık personeliyle birleşerek yaralıların kabulü ve gerekli tıbbi hizmetlerin sunulması için koordine oldu. Üroloji, kardiyoloji ve diğer branşlardan İslami Sağlık İdaresi’ne bağlı uzmanlar da yaralıların tedavisine etkin şekilde katıldı.

Olayın ilk günlerinde, Lübnan’ın devlet hastaneleri Rafik Hariri Üniversitesi Hastanesi ve Baabda Devlet Hastanesi gibi çağrı cihazı patlaması mağdurlarına dikkate değer hizmetler sundu. Ancak birkaç gün sonra olayın dalgası yatışınca, hizmet sunumu aynı hızla sürmedi. Daha sonra İsrail rejiminin Lübnan’a karşı başlattığı geniş çaplı savaşla birlikte, yaralı askerilerin akını nedeniyle çağrı cihazı patlaması mağdurları kenara itildi.

Böylece, çağrı cihazı patlaması mağdurlarının durumunun takibi tamamen İslami Sağlık İdaresi ve Hizbullah’a bağlı birkaç kuruma kaldı. Bu süreçte, Lübnanlılar, İran Kızılayı’nın çağrı cihazı patlaması yaralılarına sağladığı hizmetlerden büyük ölçüde memnun kaldılar.
Al-Manar TV’nin haberine göre, Lübnan kaynakları, hükümetin başından itibaren çağrı cihazı patlaması mağdurlarına hizmet sunmada yetersiz kaldığını, daha açık ifadeyle bunu doğrudan sorumluluğu olarak görmediğini bildirdi. Ayrıca, mağdurların Hizbullah’a ait olduğu ve onlara bakmanın bu hareketin sorumluluğu olduğu inancı yaygınlaşmıştı.
Lübnan İslami Sağlık İdaresi Sivil Savunma Medya Sorumlusu Mahmud Kerki, çağrı cihazlarının patlaması anında sivil savunma personelinin özellikle İslami Sağlık İdaresi üyelerinin kurtarma operasyonunda öne çıkan bir rol oynadığını söyledi. Operasyonun ilk aşaması, patlamalarla eş zamanlıydı ve yaralılar Sağlık Bakanlığı Acil Servisi ile koordineli olarak hastanelere nakledildi. Ertesi gün, yaralıların uzman tedavi almak üzere yurt dışına nakli başladı.
Kerki ekledi: “İlk varış noktası İran oldu; İslami Sağlık İdaresi, İran Kızılayı ile iş birliği içinde, her biri bir refakatçi eşliğinde olmak üzere 445 yaralıyı 5 seferde bu ülkeye nakletti. İran Kızılayı, yaralıların tıbbi ve mali ihtiyaçlarının takibini üstlendi. Ayrıca, uçuş sırasında yaralılara hava aracı içinde bakım sağlamak üzere İran Kızılayı’ndan bir ekip yer aldı. Ayrıca 30 vaka Irak’a, 40 vaka ise Suriye’ye nakledildi.”

Yaralılar Vakfı: Sağlık Bakanlığı ile İşbirliği İçinde Rehabilitasyon Sürecine Başlıyor

Çağrı cihazlarının patlaması çok sarsıcıydı ve Hizbullah’a bağlı Yaralılar Vakfı’nın, iki savaşta İsrail rejimiyle edindiği geniş deneyimine ve yaralıların sürekli takibine rağmen, çağrı cihazı patlaması yaralıları dosyası en zorlu deneyim oldu.
Yaralılar Vakfı’nda dosyaları takip eden Dr. İbrahim Naîm şöyle diyor: “Daha önce bu kadar geniş ve ağır bir olayla karşılaşmamıştık; bu olay sadece Lübnan’da değil, tüm dünyada benzeri görülmemişti. Tek bir günde, çoğu gözlerini kaybetmiş bu kadar çok yaralıyla karşılaştık.”
Naim ekledi: “Kısa bir süre sonra savaş başladı ve merkezlerimizi kapatmak zorunda kaldık. İki ay boyunca yaralıların durumunu evlerde ve hastanelerde takip ettik ve savaş sonuna kadar yaralanma türlerine ilişkin net bir istatistik oluşturduk; buna göre yaralıların durumuna müdahale ettik.”
Hizbullah’ın bu sağlık yetkilisi, en zorlu zorluğun yaralanma türleri olduğunu vurguladı; çünkü çoğu kişi görme bozuklukları ve uzuv kaybı yaşamıştı. Odak noktamız, bu kişileri topluma kazandırmak ve vücutlarının hayati organlarını kaybettikten sonra bağımsız yaşamaları için onları eğitmek amacıyla, iş terapisi ve fizyoterapi olmak üzere iki tedavi düzeyindeydi.
 

En Çok Okunan Batı Asya Haberler
En Önemli Batı Asya Haberler
En Çok Okunan Haberler