Arakçi: UAEA İle İşbirliğimiz Eskisi Gibi Olmayacak

Tesnim Haber Ajansı- İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Arakçi, dün gece konuk olduğu bir televizyon programında gündemdeki konuları değerlendirdi.

İngiltere, Fransa ve Almanya’nın İran’ın nükleer programı gerekçesiyle Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarını yeniden devreye sokma imkanı tanıyan "snapback" mekanizmasını işletmek için BM Güvenlik Konseyi’ne başvurmasına tepki gösteren Arakçi, ‘’İran, Çin ve Rusya, onların bunu yapmaya hakları olmadığına inanıyor. Onlar bu mekanizmayı hayata geçirmek için şartlar öne sürdüler. Bu şartlar bizim için kabul edilebilir değildi. Şartları gerçekçi ve mantıklı değildi. Onlarla tartışmamız devam ediyor’’ dedi.

Bu mekanizmanın aktifleştirilmesinin "büyük bir hata" olacağını uyaran Arakçi, "Avrupalıların bununla hiçbir kazanç sağlamayacağını" belirtti.

Bu mekanizmanın devreye sokulması durumunda İran'ın mutlaka karşılık vereceğini dile getiren Arakçi, yanıtın niteliğini belirleme yetkisinin Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nde olduğunu ifade etti.
Yanıt seçeneklerine değinen Arakçi, "Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'ndan (NPT) çekilme masadaki seçenekler arasında. Tahran tüm olası seçenekleri -bunlardan daha iyi olanlar dahil- tartışıyor," dedi.

Arakçi, tetik mekanizması süresinin uzatılmasının diplomasinin anlaşmazlıkları çözmesi için ek fırsat sunacağını belirtti.

Arakçi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile son günlerde Kahire'de imzalanan anlaşma hakkında, ‘’Şu aşamada herhangi bir denetime izin verilmedi ve gelecekteki denetimlerin daha fazla müzakere ve Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin onayına ihtiyaç duyacak’’ açıklamasını yaptı.

İran ile UAEA arasında imzalanan yeni anlaşmanın taraflar arasında yeni bir çalışma mekanizması belirlediğini ifade eden Arakçi, Ajans'ın anlaşma uyarınca İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırının yasa dışı olduğunu tescil ettiğini bildirdi.

‘’Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile işbirliğimiz eskisi gibi olmayacak’’ diyen Arakçi, Ajans’ın yeni koşulların ortaya çıktığını ve işbirliğinin eskisi gibi olmayacağını kabul ettiğini söyledi.

Arakçi, ''Ajans ile yapılan anlaşma, snapback mekanizması da dahil olmak üzere İran’a karşı düşmanca bir eylemde bulunulmadığı sürece geçerlidir.  Bu mekanizmanın devreye girmesi halinde ise anlaşma geçerliliğini yitirecektir.’’ dedi.

İran'ın uranyum stoklarının nerede olduğuna dair Arakçi, "Nükleer materyallerimize ilişkin her şey, bombalanan tesislere yapılan saldırıların yol açtığı enkazın altındadır. Bu malzemelerin ulaşılabilir olup olmadığı ve bir kısmının durumu şu anda İran Atom Enerjisi Kurumu tarafından değerlendiriliyor." ifadelerini kullandı.

Arakçi, bu değerlendirmenin tamamlanmasının ardından raporun İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne sunulacağını ve Konseyin İran'ın güvenlik endişelerini göz önünde bulundurarak bundan sonraki adımlara karar vereceğini söyledi.

Katar'a yönelik saldırıya ilişkin görüş belirten Arakçi, şunları kaydetti:

‘’Siyonist rejim, Gazze'de, Lübnan'da ve Suriye'de tüm kırmızı çizgileri aştı. Belki de son kırmızı çizgi, ne yazık ki gerçekleştirdiği İran'ın nükleer tesislerine saldırıydı. Ancak, ABD ve Avrupa ülkelerinden siyasi dokunulmazlığa sahip olduğu için suç işlemeye devam ediyor.’’

Katar’a saldırının Siyonist rejimin bölgeye karşı "gerçek yüzünü" gösterdiğini anlatan Arakçi, işgalci rejimin bölge güvenliği için ana tehdit olduğunu kanıtladığını söyledi.

Bakan Arakçi, "İsrail suçlarının durdurulması, İslam ülkelerinin kolektif eylemini gerektirir. Filistin kınama bildirilerine ihtiyaç duymaz," ifadesini kullandı.

Hizbullah'ın silah konusunun "Lübnanlıların çözmesi gereken bir Lübnan meselesi" olduğunu belirten Arakçi, örgütün Lübnan'ın siyasi yapısının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve İran'ın desteğini açıkça ifade ettiğini, ancak bunun "Lübnan içişlerine müdahale anlamına gelmediğini" vurguladı.

Arakçi, Lübnanlı yetkililere "İsrail'in bölge ülkelerini zayıf ve bölünmüş görmek istediğini, dikkatli olmaları gerektiğini" ilettiklerini sözlerine ekledi.

Abbas Arakçi, Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan ile birlikte , zirve 14-15 Eylül tarihlerinde başkent Doha’da düzenlenecek olağanüstü Arap-İslam zirvesine katılacağını duyurdu.

Zirve, bölgedeki artan gerilimi ve İsrail'in askeri saldırılarını masaya yatırarak uluslararası alanda yaşanan krize bir çözüm arayışında önemli bir adım olarak görülüyor.