İranlı Yetkiliden Siyonist Rejimin Saldırılarına ilişkin Uluslararası Hukuki Süreçlere Dair Rapor
Garibabadi, son saldırılarla ilgili hukuki ihlallerin belgelenmesinin tamamlandığını belirterek, uluslararası hukuk alanındaki çalışmaların siyasi tutum ve yaklaşımlarla iç içe geçtiğini, ancak bunun bir umutsuzluğa yol açmaması gerektiğini vurguladı.
Tesnim Haber Ajansı – İran Dışişleri Bakanlığı Hukuki ve Uluslararası İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Kazım Garibabadi, yakın zamanda gerçekleşen siyonist rejimin saldırılarıyla ilgili olarak yaptığı röportajda, İran’a yönelik saldırılardan sonra başlatılan uluslararası hukuki süreçlerle ilgili bir rapor sundu.
Garibabadi, saldırıların ardından yürütülen hukuki süreçlerin işin önemli bir kısmını oluşturduğunu vurgulayarak, “Gerçekleşen bu saldırı, uluslararası hukuk, Birleşmiş Milletler Anayasası ve insan haklarıyla açıkça çelişen bir suçtur” dedi.
Garibabadi: “Bu saldırılara kararlı bir yanıt verildi, ancak şimdi görevimiz hukuki süreci takip etmektir. Bu doğrultuda, sistemin aldığı kararlar doğrultusunda, Cumhurbaşkanlığı Hukuk İşleri Başkanlığı bünyesinde bir komite kuruldu ve Dışişleri Bakanlığı da bu komitenin bir parçasıdır. İlgili kurumların iş birliğiyle belgeleme süreci neredeyse tamamlanmıştır. Güçlü uluslararası raporlar hazırlanarak BM Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler’e sunulmuştur” ifadelerini kullandı.
İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı, ABD ve Siyonist rejimin saldırıları ile çocukların, kadınların ve ailelerin şehit edilmesine ilişkin iki ayrı hukuki ihlal raporu hazırlandığını ve bu raporların dokümantasyon sürecinin neredeyse sona erdiğini belirtti.
Ayrıca, hangi uluslararası ve ikili yargı mercilerine dava açılabileceğine dair incelemelerin yapıldığını, bu bağlamda yargı erki ile çeşitli toplantılar gerçekleştirdiklerini ve yazışmalar yaptıklarını belirten Kazım Garibabadi, “Yurtiçi hukukta da hukuki ve yargısal sürecin yürütülmesi hedeflenmektedir. Yani; yurtiçi hukuk, yabancı mahkemelere dava açılması ve uluslararası yargı mercileri olmak üzere üç yönlü bir strateji izlenmektedir. Umuyoruz ki yakın zamanda Cumhurbaşkanlığı Hukuk İşleri Başkanlığı bu süreçle ilgili bazı sonuçları kamuoyuna açıklayacaktır” dedi.
Garibabadi sözlerine şöyle devam etti: “Maalesef uluslararası alandaki hukuki girişimler, çoğu zaman siyasi tutumlarla bağlantılıdır. Ancak bu durum bizi karamsarlığa sevk etmemelidir. Yüce Rehber’in de buyurduğu gibi, sonuç ne olursa olsun ve ne kadar zaman alırsa alsın, bu süreç başlatılmalıdır. İlk aşama bu suçların kayda geçirilmesi, belgelenmesi, dava açılması ve ciddi bir takip sürecidir. Sonuç alınırsa elbette çok sevindirici olur; ama sonuç alınmasa bile bu süreç bırakılmamalı ve İslam Cumhuriyeti’nin temel hak taleplerinden biri olarak gündemimizin en üst sıralarında kalmalıdır.”