Velayeti: Zengezur Koridoru, ABD'nin Rusya ve İran’a Baskı Projesidir / Ulusal Güvenlik Bizim Kırmızı Çizgimizdir


Velayeti: Zengezur Koridoru, ABD'nin Rusya ve İran’a Baskı Projesidir / Ulusal Güvenlik Bizim Kırmızı Çizgimizdir

İran İslam Devrimi Lideri’nin Uluslararası İlişkiler Danışmanı, Şeyh Safiyüddin Erdebili’yi anma töreni münasebetiyle yayımladığı mesajda Azerbaycan Cumhuriyeti ve Zengezur Koridoru ile ilgili konulara da değindi.

Tesnim Haber Ajansı - İran İslam Devrimi Lideri'nin Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ali Ekber Velayeti, Şeyh Safiyüddin Erdebili'yi anma töreni münasebetiyle yayımladığı mesajda şu vurguyu yaptı: “Bu toprakların düşmanları İran milletinin birliğinden hoşnut değildir. Onlar her zaman, İran'ın toprak bütünlüğüne ve aynı zamanda bizim ulusal kimliğimizin temel direklerinden biri olan velayet-i fakih ilkesine karşı komplolar peşindedirler. Geçmiş yüzyıllarda Azerbaycan, diğer birçok bölgeden daha fazla yabancıların açgözlü emellerine hedef olmuştur.”

Velayeti şöyle devam etti: “Bugün, büyük, cesur ve takvalı bir fakihin liderliği altında yani Ayetullah Hamenei’nin önderliğinde, İran, Allah’ın lütfuyla İslam sonrası tarihinin en güçlü siyasi yapısını İslam Cumhuriyeti sistemi çerçevesinde muhafaza edip güçlendirmeyi başarmıştır. Bu sistem, İmam Humeyni'nin (r.a.) kalıcı mirası olup İran tarihinin eşi benzeri olmayan birliğini oluşturmuştur. Elbette bu durum, bölgesel ve küresel düşmanların İran’a yönelik baskılarını artırmalarına neden olmuştur.”

Ali Ekber Velayeti'nin Şeyh Safiyüddin Erdebili’yi anma töreni münasebetiyle yayınladığı mesaj aşağıdaki şekildedir:

Bismillahirrahmanirrahim

Azerbaycan ve Erdebil’in kültürlü ve cesur halkına selam ve saygılarımı sunuyorum. İran ve Şiilik tarihinin seçkin şahsiyetlerinden biri olan Şeyh Safiyüddin Erdebili’nin yüce makamını anmak üzere böylesine anlamlı ve görkemli bir tören düzenleyen tüm kıymetli dostlara teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer dinleyiciler, değerli misafirler ve kıymetli âlimler akademisyenler!

İran halkı, tarih boyunca, özellikle modern çağda ve Siyonist rejim ile Amerika’nın saldırılarına karşı benzersiz bir birlik ve dayanışma sergilemiştir. Derin köklere sahip olan bu birliktelik, İran-İslami kültürünün bir ürünüdür ve her zaman İslam dünyasındaki milletlere ilham kaynağı olmuştur. İran kültürünün iki ayırt edici özelliğe sahiptir: Biri farklı etnik topluluklar arasında içsel bir bütünlük ve tarihsel süreklilik. Bu iki unsur, İran medeniyetini tıpkı bir İran halısının ilmekleri gibi dokuyarak yekpare bir bütün haline getirmiştir.

İran kimliği tevhid inancı üzerine kurulmuştur. Eski çağlardan bugüne kadar, İranlılar daima ilahi dinlere bağlı kalmışlardır. Büyük tarihçiler olan Şehristani ve Mesudi gibi isimlerin de belirttiği üzere, eski İran kralları kendilerini Hazreti İbrahim’e (a.s.) nispet ederlerdi. İslam'ın zuhuruyla birlikte, daha önce tek tanrılı bir din olan Zerdüştlüğe mensup olan İran halkı, bu semavi dini gönülden benimsemiştir. İlginçtir ki, birçok tarihçiye göre Hazreti Zerdüşt’ün doğum yeri Azerbaycan’dır.

İran halkı, tarih boyunca zulüm ve despotluğa karşı mücadelede öncü olmuştur. Emevilere karşı Ebu Müslim Hurasani’nin kıyamından, Moğol döneminde Hâce Nasiruddin Tusi'nin çabalarına ve Safeviler öncesindeki Şii adalet arayış hareketlerine kadar her şey, bu milletin direniş ruhunu göstermektedir. Bu tarihi yolun zirvesi, Şah İsmail Safevi'nin çabalarıyla ve Şeyh Safiyüddin Erdebili'nin öğretilerinden, tasavvufî ve manevi mirasından ilham alınarak kurulan Safevi hükümetinin kurulmasıydı.

Büyük mutasavvıf ve bilge fakih olan Şeyh Safiyüddin Erdebilî, nesebi Hazreti İmam Musa Kazım’a (a.s.) dayanan bu büyük şahsiyet, sadece Safevî hanedanının kurucusu değil, aynı zamanda irfanı, Şiiliği ve milli şuurunu birleştirerek İran’ı yüzyıllar süren dağınıklıktan birlik ve kudrete taşımayı başarmıştır. Onun kurduğu kurumlar, hâlâ İran kültürünün derinliklerinde canlılığını sürdürmektedir.

Bugün de geçmişte olduğu gibi vurgulamak gerekir ki, Azerbaycan her zaman İran halkının tevhidî inançlarının kaynağı ve bu topraklarda Şiiliğin başlıca kalesi olmuştur. Bu bölge, Ehl-i Beyt (a.s.) düşüncesinin korunması ve yayılmasında öncülük etmiştir ve olmaya devam etmektedir; bu değerli mirasın değerini bilmek ve korumak da bize düşmektedir.

Bu toprakların düşmanları İran milletinin birliğinden hoşnut değildir. Onlar her zaman, İran'ın toprak bütünlüğüne ve bizim ulusal kimliğimizin temel direklerinden biri olan velayet-i fakih ilkesine karşı komplolar kurmuşlardır. Yüzyıllar boyunca Azerbaycan, yabancıların açgözlü emellerine en fazla hedef olan bölgelerden biri olmuştur.

Bugün, büyük, cesur ve takvalı bir fakihin liderliği altında yani Ayetullah Hamenei’nin önderliğinde, İran, Allah’ın lütfuyla İslam sonrası tarihinin en güçlü siyasi yapısını İslam Cumhuriyeti sistemi çerçevesinde muhafaza edip güçlendirmeyi başarmıştır. Bu sistem, İmam Humeyni'nin (r.a.) kalıcı mirası olup İran tarihinin eşi benzeri olmayan birliğini oluşturmuştur. Elbette bu durum, bölgesel ve küresel düşmanların İran’a yönelik baskılarını artırmalarına neden olmuştur.

Bu şartlar altında, her zaman İran’ın ve devrimin savunmasında ön safta yer alan Azerbaycan’ın bilinçli ve asil halkının görevi çok daha ağırdır. Özellikle Güney Kafkasya bölgesinin güvenliğini hedef alan komplolara karşı daha hassas olunmalıdır. Son yıllarda bölgedeki bazı ülkeler, Ermenistan’da “ekonomik koridor” oluşturma bahanesiyle, Doğu ve Batı Azerbaycan ve Erdebil halkının yerli ve İslami yapısını tehdit ederek istikrarsızlık yaratmaya çalışmaktadır. Ancak bu projelerin esas amacı, NATO’nun Güney Kafkasya, Hazar Denizi, Orta Asya ve Doğu Türkistan’a sızmasının yolunu açmaktır. Bu senaryo, bazı Amerikalı siyasetçiler ve Türkiye’deki pan-Türkist çevreler tarafından açıkça dile getirilmiştir.

Biden yönetimi sırasında "Ukrayna Alternatifi" olarak önerilen bu plan, NATO güçlerinden oluşan ve Rusya'yı güneyden, İran'ı ise kuzeyden aynı anda kuşatacak bir askeri duvar inşa etmek amacıyla Kuzey İran'da uygulamaya konulmuştur. İran İslam Cumhuriyeti, bu projenin ilk gününden itibaren, 2021 yılında, en üst düzeyde açık bir şekilde karşı çıkmış ve Azerbaycan Cumhuriyeti sınırlarında askeri güç konuşlandırarak ve büyük çaplı tatbikatlar düzenleyerek düşmanlara net bir mesaj vermiştir. Bu tatbikatlar, şehit General Bakiri’nin anısına düzenlenmiş ve “önleyici hareketin” tedaviden çok daha etkili olduğunu göstermiştir.

Azerbaycan halkı, tarih boyunca düşmanlara karşı direniş göstermiştir; Romalıların saldırılarına karşı, Osmanlılara karşı, İran-Rus savaşlarında ve halk hareketlerinde hep öncü olmuşlardır. 19. yüzyıldaki İran-Rus savaşlarında, özellikle 1813 ve 1826 yıllarında bu bölge halkı, Çarlık ordusuna karşı cesurca direndi. O dönemde büyük âlimler ve merciler, Seyyid Muhammed Mücahid, Tabatabai ve Keşfu’l-Gıta cihad fetvası verdiler ve halkın desteğiyle kahramanca bir direniş sergilendi. Her ne kadar Kaçar sarayının zafiyeti nedeniyle bazı topraklar kaybedilmiş olsa da, Azerbaycan halkının onuru tarihe altın harflerle yazıldı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında İran’ın işgali döneminde de, Azerbaycan halkı Ayetullah Seyyid Yunus Erdebilî’nin önderliğinde, Demokrat Fırkası’na karşı mücadele ederek yabancıların planlarını bozmuştur.

Bugün de düşmanlar, "Zengezur Koridoru" gibi projelerle, ekonomik kalkınma kisvesi altında, İran’ın ulusal birliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit etmektedir. Ancak biz, onurlu tarihimizden ilham alarak ve büyük arif Şeyh Safiyüddin Erdebilî’nin hayatından örnek alarak, her türlü komplo ve bölücülüğe karşı direneceğiz. Nitekim o, kendi döneminde ayrılıklara ve bölünmelere karşı durduğu gibi, İran milleti de birlik ve basiretiyle düşmanların tuzaklarını boşa çıkaracaktır.

Şeyh Safiyüddin Erdebilî’nin adı ve hatırası daim olsun.

Ali Ekber Velayeti

En Çok Okunan İran Haberler
En Önemli İran Haberler
En Çok Okunan Haberler