İran Bugün Direniş Şehitlerini Uğurluyor
Tahran bugün 60'tan fazla direniş şehidinin görkemli cenaze törenine ev sahipliği yapıyor. Komutanlar, bilim adamları ve kadın ve çocuk şehitlerin cenaze töreni İnkılap Meydanı'ndan Azadi'ye kadar uzanan bir kalabalıkla uğurlandı.
Tesnim Haber Ajansı - Tahran bugün farklı bir atmosfere sahip. İran İslam Cumhuriyetinin başkenti şüphesiz milletin tarihi hafızasında kalacak bir sahneye tanıklık ediyor. Üst düzey askeri komutanlar, bilim adamları, kadın ve çocuk şehitler ve medya mensupları da dahil olmak üzere 60'tan fazla direniş şehidinin kutsal bedenlerinin görkemli cenaze töreni, birkaç saat önce Tahran'ın Devrim Meydanı'ndan devrimci halkın büyük katılımıyla başladı ve halkın Özgürlüj Meydanı'na doğru coşkulu yürüyüşü ile İran milletinin birlik ve müstekbirler karşısındaki duruşunun eşsiz bir resmi haline geldi.
Tören, Tahran Üniversitesi'nin ana kapısının önünde başladı; Yıllardır kıyamın başlangıç noktası, şehitlerin yükselişi ve idealizmin beşiği olan yerden. Bugün, bu toprakların çocukları, erkekleri ve kadınları, yaşlıları ve gençleri, şehitlerin saf bedenlerini Özgürlük Meydanı'na taşımak için hüzünlü ama gururlu kalplerle geldiler.
Muharrem havasında istikbar karşıtı haykırışlar yankılandı
Devrim Meydanı, sabahın erken saatlerinden itibaren, ellerinde "Lebbeyk Ya Hüseyin (a.s)" yazılı kırmızı bayraklar ve anti-Siyonist ve anti-Amerikan sloganları olan el yazısı pankartlarla, Hüseyin'in (a.s) coşkusuyla olay yerine gelen bir insan seline tanık oldu.
"İsrail'e Ölüm" ve "Amerika'ya Ölüm" sloganları, özellikle Direniş Cephesi'nin Siyonist rejimle 12 günlük savaşı sırasında son haftalarda İslam milletinin kalbine giren saldırganlığa karşı nefretin bir ifadesidir.
Tümgeneral Hüseyin Selami, General Hacızade, General Muhammed Bakıri, General Şadmani, General Ramazan İzadi ve direnişin diğer üst düzey komutanları gibi asil şehitlerin kutsal bedenleri, halkın omuzlarında eşsiz bir saygıyla taşınmaktadır.
Kadın ve çocuk şehitlerin bedenleri, halkın gözyaşları arasında dünyaya açık bir mesaj da taşımaktadır: Siyonist rejim savaş meydanında değil, insanlığın meydanında yenilmiştir.
Bu tören, cihadın ve şehitliğin altın nesliyle bir milletin ahdinin yenilenmesidir; onlar en zor koşullarda sadece milli onuru savunmakla kalmayıp aynı zamanda adalet bayrağını bölgenin semalarına çekmişlerdir.
Şehit aileleri; bir milletin fedakarlığının sembolü
Bugünkü törenin en önemli noktalarından biri de bazı şehit ailelerinin katılımıydı. Şehitlerin anneleri, babaları, eşleri ve çocukları cenaze alayının ilk sıralarında yer almaktadır ve bu katılım törene daha derin bir görünüm kazandırmıştır.
Şehitler arasında 4 çocuk ve 4 kadın da var; bu da günümüz cihadının artık coğrafi sınırlarla veya savaş üniformalarıyla sınırlı olmadığını göstermektedir. Günümüz cihad alanı evden eve ve nesilden nesile uzanmaktadır.
Başkentte farklı kesimlerin katılımıyla cenaze töreni
Bugünkü tören sıradan insanların katılımıyla sınırlı değil, önde gelen ulusal ve askeri şahsiyetler, yetkililer, alimler ve daha önceki yıllarda şehit olanların aileleri de bu tarihi veda törenine katılmış durumda. Din adamları, öğrenciler, işçiler, çalışanlar ve ailelerden oluşan farklı kesimlerin katılımı, şehitlere duyulan sevgi ve zulme duyulan nefretten doğan eşsiz bir ulusal birliğin sembolüdür.
Direniş şehitlerinin defnedildiği yerler
Törenin yan etkinlikleri kapsamında şehitlerin defnedildiği yerler de resmi kaynaklarca belirlendi. Yüksek rütbeli komutanların naaşları, vasiyetleri doğrultusunda ve sembolik bir şekilde, direnişin kimliğinin bir parçasını temsil eden yerlere defnediliyor: Şehit Hüseyin Selami ve Rabbani, Hazreti Abdulazim Hasani (a.s) türbesinde, Şehit Hacızade ve Mahmud Bakıri (Hava Erleri), Beheşt-i Zehra mezarlığına (a.s), Şehit Şadmani, Hamedan'da, Şehit Hamedani'nin yanına, Şehit Kazımi, mukaddes Meşhed'de, Hazreti İmam Rıza (a.s) türbesinin yanına, Şehit Said İzadi, Kum'da, Hazreti Masume (a.s)'nin yanına ve şehit Muhammed Bakıri ve Mehrabi, Şehit Hasan Bakıri’nin yattığı Beheşt-i Zehra'da (a.s) Kutsal Savunma Komutanlığı'nın kalbi olarak adlandırılan bir bölüme.
Başkent bugün sadece bir şehir değil, mücadele ve sevgi alanında bir milletin varlığının sahnesidir. Bu tören, halkın direniş yoluna olan sadakatinin görkemli bir sergisidir, şehitlerin ideallerini yeniden okur ve İran milletinin her koşulda doğru cephede olacağı ve yanlış cepheye karşı duracağını yeniden teyit eder.
Bu yılki Muharrem ayının ikinci günü sadece Aşura kervanını değil, aynı zamanda Devrim Meydanı'ndan Özgürlük Meydanı'na kadar şehirde direniş mesajını yankılayan kervanı da hatırlatır. Tahran bugün kanın ve mesajların başkenti, kameralarla kaydedilemeyen, bir milletin kalbinde ebedi kalan cesaretin başkentidir.
İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan da bu cenaze törenine katıldı.