Fordo’ya Saldırı; Nükleer Gücü Yok Etmeye Çalışmak mı, İsrail’i Kurtarma Taktiği mi?
İsrail'in başlattığı bu saldırılardan çıkmak için büyük bir zafer ilan etmeye ihtiyacı var; Fordo'yu vurarak İran'ın nükleer tesislerini tamamen yok etme iddiası, onun için böyle bir blöfün örneği olabilir.
Tesnim Haber Ajansı- ABD Başkanı bu sabah, Pazar günü, Natanz, İsfahan ve Fordo nükleer tesislerine saldırdığını duyurdu ve başka bir mesajında; "Fordo yok edildi" iddiasında bulundu.
Natanz tesislerine yapılan saldırının hem sabotaj hem de askeri saldırı geçmişi var ve son 10 günde, üst yapı tesisleri de Siyonistler tarafından birkaç kez saldırıya uğradı.
Ancak Fordo ismi sıcak bir gündem maddesi haline geldi çünkü Fordo, Amerikalılar ve Siyonistler için büyük önem taşıyan, son derece korunan bir yeraltı tesisi.
Bu saldırıyı analiz ederken birkaç nokta gerçekçi olarak ele alınmalıdır: Birincisi, sığınak delici bombayla yapılacak bir saldırı kesinlikle Fordo sahasına bir miktar zarar verecektir. Tıpkı Siyonistlerin daha önce Stuxnet kötü amaçlı yazılımıyla veya bazı tesisleri havaya uçurarak Natanz'a saldırması gibi. Hasar vardı ancak bu konudaki belirleyici nokta saldırının stratejik etkisidir.
Olayın sonucunu belirlemek için, diğer tarafın amacına ne ölçüde ulaşıldığı dikkate alınmalıdır. Fordo'un bombalanması gerçekten İran'ın nükleer kapasitesinin tamamen yok edilmesi anlamına geliyorsa, Amerikalılar ve İsrailliler'in amacına ulaşmış olması gerekir ancak sorun şu ki, çeşitli nedenlerle bu konu o kadar da basit değil.
Gelin birlikte inceleyelim. Potansiyel nükleer kapasitenin üç temel öğesi vardır: "bilgi", "teknoloji" ve "tesisler" ve bunlara ek olarak gerçek kapasite, ekipman ve zenginleştirilmiş malzemelerle de ilgilidir.
Amerikalı yetkililerin defalarca vurguladığı gibi, bilgi, özellikle yerli olduğunda, bombalama ile yok edilemez. İsrailliler bunu bilim adamlarının suikastıyla kanıtladılar. Ancak nükleer kapasite bilim adamlarını şehit edilerek yok edilebilecek olasaydı, bugünün hava harekatına gerek kalmazdı!
Aynı şey teknoloji için de geçerli; İran'ın yerli ve kendisine ait santrifüjleri var; bu yüzden Stuxnet bazı santrifüjleri bozduğunda nükleer kapasite yok edilmedi; bunun yerine bugün İran'ın eski santrifüjlerin 50 katı çıkışa sahip santrifüjleri var.
"Zenginleştirilmiş malzemeler" açısından ise durum; görüntüler ve bilgiler İran'ın daha önce zenginleştirilmiş malzemeleri transfer ettiğini ve bu konuda bir sorun olmadığını da gösteriyor.
Bu nedenle, Fordo tesisine yapılan hava saldırısının yol açtığı hasarı inkar etmeden, bir şeyden şüphe edilmemeli ve bu da İsrail ve ABD'nin hedef olarak iddia ettiği nükleer kapasitenin yok edilmesinin artık temelde imkansız olduğudur. İran bu aşamayı, yani nükleer imha olasılığını yıllar önce geçti ve hasar seviyesi hakkında daha doğru anlatılar da beklemeliyiz. Saldıran rejim doğal olarak tüm hedeflerine ulaştığını iddia ediyor ancak gerçeği öğrenmek için daha uzun süre beklemeliyiz!
Peki Nükleer kapasitenin imhası mümkün değilse, ABD neden böyle bir operasyon yürütüyor? İlk nokta, Fordo'nun, onu tahrip ettiklerini vurgulamak isteyen Amerikalılar için sembolik niteliğidir; ancak ikinci nokta, İsrail'i bu mücadeleden çıkarmanın bir yolunu bulmak.
İsrail, giriştiği bu çatışmadan kurtulmak için büyük bir başarı elde ettiğini ilan etmek zorunda. Fordo'yu vurarak İran'ın nükleer tesislerini tamamen imha etme iddiası, onun için böyle bir blöfün örneği olabilir. Ancak buradaki sorun, muhtemelen kendilerinin İran'ın nükleer kapasitesini imha etme olasılığının veya imkansızlığının gerçekliğinin herkesten daha fazla farkında olmalarıdır.
Her hâlükârda, bir yandan Amerika’nın Fordo ve diğer nükleer tesislere yönelik askerî saldırısını küçümsememek gerekir; öte yandan da bu saldırıyı Amerikalılar ve İsraillilerin hedeflerine ulaşması olarak değerlendirmemeliyiz. Nitekim yıllar önce Obama da açıkça, medya aracılığıyla İsraillilere şöyle demişti: “İran’ın nükleer programını yok etmek için gerçek bir askerî seçenek mevcut değildir.” Üstelik o dönemde de ABD’nin elinde sığınak delici bombalar (Bunker Buster) vardı!
Asıl önemli olan, İsrail ve ABD’nin herhangi bir eylemine tereddütsüz ve kararlı bir şekilde yanıt vermektir. Hatta karşı taraf blöf yapmış olsa bile, İran’ın tepkisi gerçek ve etkili olmalıdır.