Suriye'de Katliam; Colani İle Arap ve Batılı Destekçilerinin Maskesi Düştü


Suriye'de Katliam; Colani İle Arap ve Batılı Destekçilerinin Maskesi Düştü

Beşar Esad yönetiminin devrilmesinden sonra Heyet Tahrir Şam (HTŞ) terör örgütünün lideri Ahmet eş-Şara’nın imajını düzeltmek için büyük çaba sarf eden Batı-Arap cephesi Suriye’de işlenen sivil katliamlar konusunda sessiz kalmaya devam ediyor.

Tesnim  Haber Ajansı-Gerçek adı Ahmed eş-Şara olan Ebu Muhammed Colani’nin Heyet Tahrir Şam (eski adıyla Nusra Cephesi) terör örgütünün lideri olduğunu herkes biliyor. Bu örgütün 2011 yılında patlak veren Suriye krizi sırasında IŞİD ile birlikte bu ülke halkına karşı işlediği suçlar gizli bir konu değil. Beşar Esad yönetiminin devrilmesinden sonra Colani terörist kimliğini, "halka sadık", "uluslararası görgü kurallarına aşina", "özgürlük aşığı" bir lider olarak gizlemeye çalıştı.

HTŞ’li Teröristlerin Maskesi Çok Çabuk Düştü

Beşar Esad hükümetinin 8 Aralık 2024'te devrilmesinin hemen sonra Siyonist rejim Suriye'de kapsamlı işgal projesini uygulamaya başladı. Siyonistler çok ağır saldırılarla Suriye’nin askeri kapasitesinin neredeyse tamamını yok etti, işgalciler kolayca hareket edebilmek için Suriye’yi silahsızlandırdı.

Siyonist rejimin güney Suriye'yi işgal etmesinin üzerinden aylar geçti. Suriye vatandaşlarına yönelik zulüm devam ederken Tel Aviv rejiminin Suriye Dürzilerini İsrail'in çıkarlarına hizmet edecek bağımsız ve özerk bir devlet kurmaları için kışkırtıyor. Colani yönetimi ve kendisi Siyonist saldırıları ve işgalleri karşısında sessiz kalmıştır. Colani, İsrail ile çatışma niyetinde olmadığını aşağılayıcı bir tonda defalarca söyledi.

Colani'nin Şam'ı ele geçirmesinden bu yana yaptığı tek şey, demokratik bir duruş sergilemek ve terörist etiketini yavaş yavaş üzerinden atmak amacıyla Arap ülkelerine seyahat etmek ve bu ülkelerin yetkililerini Suriye'de ağırlamak oldu.

Esad Hükümetinin Kalıntılarıyla Mücadele Bahanesiyle Alevilerin Öldürülmesi

Colani ve ona bağlı HTŞ unsurların Şam'ı kontrol ettiği ilk günlerden itibaren Alevilere karşı işledikleri suçlara ilişkin çok sayıda rapor yayımlandı. Geçen hafta perşembe gününden bu yana Suriye'deki yeni geçiş hükümeti, Esad Hükümetinin kalıntılarıyla mücadele gerekçesiyle Alevileri ve muhalif güçleri öldürüyor.

Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından çok sayıda sivil ve askeri yetkilinin sığındığı Suriye’nin kıyı bölgesi, 6 Mart'tan bu yana HTŞ unsurlarının masum sivillere yönelik düzenlediği kanlı katliamlara sahne oluyor.

Colani hükümetinin iktidara gelmesinden bu yana Suriye'nin hemen hemen tüm bölgelerinde gerginlik yaşanıyor, ancak Suriye'nin kıyı bölgesi son birkaç güne kadar en istikrarlı bölgeydi. Bu bölgede yaşanan olaylar aslında Suriye'nin güney ve doğu vilayetlerindeki gerginliğin tırmanmasıyla örtüşüyor. Siyonist rejimin Suriye işgalinin ardından Suriye'nin güneyinde, Dürzi topluluğunun yoğun olarak yaşadığı Süveyda'da, yaklaşık iki hafta önce Dürzi toplumu ile Şam yönetimi arasında gerginlik başladı.

Suriye'nin doğusunda SDG ile Colani hükümeti arasındaki görüşmelerin sonuçsuz kalmasının ardından devam eden gerginlik, ülkenin kıyı bölgesine sıçradı. Bu, Colani hükümetinin, vaatlerinin aksine, Suriye halkının koşullarını iyileştirmede başarısız olduğu, aynı zamanda ülkeyi, Siyonistlerin Suriye'nin büyük bir bölümündeki işgallerini pekiştirmek için başvurdukları bir kaos ve istismar arenasına dönüştürdüğü anlamına geliyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin açıkladığı son istatistiklere göre, Suriye'nin kıyı kesiminde 830'u Alevi olmak üzere bini aşkın sivilin öldürüldüğü bildirildi. Colani hükümetine bağlı unsurlar Esad hükümeti kalıntılarıyla mücadele gerekçesiyle özellikle Lazkiye ve Tartus'taki sahil bölgelerinde Alevi sivilleri katlediyor ve Alevi kasaba ve köylerine yönelik saldırılar artıyor.

Suriye yerel medyasına göre, Alevi sivillere karşı çok sayıda keyfi idam gerçekleştirildi; Devam eden saldırılar Alevilerin evlerinin yıkılmasına, pazarların yakılmasına ve Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde altyapının tahrip edilmesine yol açtı.

Batı İle Arapların Colani Hükümetinin Suçlarına Karşı Anlamlı Sessizliği

Heyet Tahrir Şam gibi bir suç örgütü ve ona bağlı unsurların böyle bir tavır sergilemesi şaşırtıcı değil, bu durum Suriye'deki gelişmelerin en başından beri öngörülmüştür. Ancak dikkat çekici olan, uluslararası toplumun, Arap ve Batı ülkeleri ve medyasının Suriye'deki acı olaylara nasıl bakmasıdır.

Birkaç gün içerisinde bin civarında sivilin öldürülmesi görmezden gelinebilecek veya üstü örtülebilecek bir olay değil. Deneyimler, Batı ve Amerikan medyasının, bölge ülkelerinde herhangi bir iç gerginlik yaşandığında, gelişmeleri sürekli olarak takip ettiğini göstermektedir.

2011 yılında Suriye'de başlayan iç krizde de bunu gördük; Batı ile Arap medyası ise Suriye'deki gelişmeleri ana haber bültenlerinin başına taşıyarak, teröristlerin işlediği suçları o dönemdeki Şam hükümetine yüklemeye çalıştı.

Ancak, Colani hükümetinin Suriye'deki Alevi sivillere yönelik gerçekleştirdiği kitlesel katliam karşısında bu haber kuruluşlarının şüpheli ve haksız sessizliğine tanık oluyoruz.

Batı ve Arap Medyasının Suriye'deki Gelişmeler Hakkındaki Yalan Haberleri

Sessizliğini bozan bazı medya kuruluşları ise yaşananları çarpıtmaya ve bunları mevcut Suriye hükümetine karşı dış destekli bir halk ayaklanması gibi göstermeye çalışıyor. Söz konusu medya kuruluşları, Suriye'deki olaylarda direniş gruplarını ve Direniş Ekseni'ne üye ülkeleri de rol almakla suçluyor.

Oysa hem İran hem de Hizbullah gibi direniş grupları, Suriye krizi zirvedeyken ve Beşar Esad yönetiminin devrilmesinden önce bile Suriye'nin iç olaylarına müdahale etmemiş, hatta ülkenin ulusal birliğini ve egemenliğini korumak ve daha fazla kan dökülmesini önlemek için defalarca siyasi çözüm çağrıları yapmışlardır.

Alevilere yönelik katliamı meşrulaştırmaya çalışan medya kuruluşlarının bir diğer yalanı ise, katliamlarda hayatını kaybedenlerin Beşar Esad yönetiminin kalıntıları olduğu iddiasıdır. Oysa ki kurbanların büyük çoğunluğu hiçbir siyasi bağlantısı olmayan masum sivillerden oluşuyor.

El Cezire'nin Suriye'deki Olaylara İlişkin Profesyonel Olmayan Tutumu

Burada, Suriye'deki olayları aktarırken Arap ve bölgenin en önemli medya kuruluşlarından biri olarak kabul edilen Katar merkezli El Cezire televizyonunun profesyonellikten uzak tutumuna değinmek gerekir. 2011 yılında dönemin Suriye hükümetine karşı kara propagandanın başlıca platformlarından biri olarak kabul edilen ve Suriyeli protestocuları Beşar Esad'a karşı kışkırtmasıyla bilinen bu televizyon, şimdi Suriye'deki olayları önemsizleştiriyor, ülkedeki olayları haber yapmayı reddediyor veya çarpıtarak servis ediyor.

Beşar Esad hükümetinin devrilmesinden önce ve sonra yazılarının büyük bölümünü bu iktidara karşı propagandaya ayıran El Cezire Colani ve ona bağlı grupların terörist imajını düzeltmeye çalışıyor. Yeni Suriye hükümetinin Siyonist rejimin saldırganlığı ve işgali karşısındaki sessizliğine dair tek bir eleştirel yazı bile yayınlamayan El Cezire, şimdi Suriye'deki olaylara ilişkin yalan haberlerle suçlu ve mağdur rollerini değiştirmeye çalışıyor.

Batı'nın İnsan Hakları Konusunda Uyguladığı Çifte Standart 

Bu arada Avrupa medyası da Arap medyasıyla benzer bir tutum benimsedi, ancak bazı farklılıklar var. İngiliz BBC, Alman Deutsche Welle ve çeşitli Fransız kanalları gibi medya kuruluşları, Colani hükümetini dolaylı yoldan eleştirmeye çalışırken, aynı zamanda Heyet Tahrir Şam liderinin Suriyeli sivillere karşı işlediği suçları meşrulaştırmaya devam ediyorlar.

Bahsettiğimiz medya kuruluşları, yıllardır Suriye'yi bölüp parçalamak için fitneler çıkaran, terör örgütü Heyet Tahrir Şam'ın lideri Ebu Muhammed el-Colani'yi, Suriye'nin "özgürlükçü" cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara olarak anlatıyor.

Amerikan ekseninde yer almalarıyla bilinen LBC ve MTV gibi bazı Lübnan medya kuruluşları da Avrupa medya kuruluşları ile benzer bir tutum sergilemeye çalıştı ve Suriye haberlerini marjinalleştirip, tarafsız bir tavır takınmış oldular.

Suriye'deki gelişmelere ilişkin BAE, Katar ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinin resmi tepkilerine bakıldığında, Colani hükümetinin sivillere yönelik suç ve baskılarına destek verdikleri açıkça görülmektedir.

Bölge ülkelerindeki iç gerginlikleri yakından izleyen ve bu gelişmelere çoğu zaman ABD'nin tutumları doğrultusunda tepkiler veren Birleşmiş Milletler ve ona bağlı insan hakları örgütleri, Suriye'de birkaç gün içinde yaklaşık bin masum insanın katledilmesi karşısında şimdiye kadar sessiz kaldı.

Uluslararası toplumun, Batı-Arap ekseninin ve bunların medya kuruluşlarının Suriye'deki yaşananlara verdiği bu tepkiler bize tekrarlanan bir gerçeği hatırlatıyor: İnsan hakları için özgü kriterle vardır ve tüm insanların aynı haklara ve değerlere sahip olduğu düşünülemez. Aksine, insan hakları bu taraflar için ancak kendi çıkarlarını yerine getirdiklerinde anlam kazanır!

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler