İran, Güvenlik Konseyi'nden İsrail'e Yaptırım Konusunda Harekete Geçmesini Talep Etti
İranlı yetkili, Güvenlik Konseyi'nin Siyonist rejime karşı etkili yaptırımlar uygulaması için derhal harekete geçmesini talep etti.
Tesnim Haber Ajansı - İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Hukuki İşler ve Uluslararası İşlerden Sorumlu Yardımcısı Kazım Garibabadi, Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesi'ne (CWC) üye devletlerin 29. yıllık konferansında gerçekleştirdiği konuşmasında İran İslam Cumhuriyeti'nin kimyasal silahlara ilişkin tutumunu, Siyonist rejimin suç ve ihlallerini, Batı'nın bu rejimin bölge halkına karşı geçmişte ve günümüzde işlediği suçlara verdiği desteği anlattı.
Garibabadi, muasır çağda kimyasal silahların en büyük kurbanı olan İran İslam Cumhuriyeti’nin Siyonist rejimin Filistin ve Lübnan halkına karşı işlediği suçları şiddetle kınadığını vurguladı.
Bu yetkili şunları vurguladı: Bu rejim, başta Amerika olmak üzere bazı batılı ülkelerin koşulsuz desteğiyle suçlarına devam ediyor ve dokunulmazlıktan yararlanıyor.
Garibabadi, Birleşmiş Milletler Şartı'nın yedinci bölümü uyarınca Siyonist rejime karşı etkili yaptırımlar uygulanması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin derhal harekete geçmesi çağrısında bulundu ve tüm hükümetlerin bu rejimle her türlü ekonomik, askeri ve silah işbirliğinden kaçınması gerektiğini vurguladı.
Ayrıca Siyonist rejimin savunmasız Filistin ve Lübnan halkına karşı kimyasal silah ve beyaz fosfor ve seyreltilmiş uranyum dahil diğer tehlikeli maddeleri kullanmasını kınadı ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) Genel Direktörü'nden de bu alanda kapsamlı bir araştırma yapmasını ve mağdurların korunması için gerekli önlemleri almasını talep etti. Ayrıca üye devletlerden Siyonist rejimin Filistin ve Lübnan halkına karşı işlediği suçları sona erdirmeye yönelik her türlü çabayı göstermelerini talep etti.
Garibabadi şunları kaydetti: UNIFIL, Siyonist rejimin bu uluslararası örgütün barış güçlerine yönelik saldırılarını ve İsrail rejiminin kimyasal saldırıları nedeniyle zarar gördüğünü doğruladı.
Siyonist rejimin Gazze ve Lübnan halkına karşı suçlarına atıfta bulunan Garibabadi, İsrail rejiminin kimyasal silah cephaneliğinin bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe yönelik tehditlerine işaret etti ve sözleşmenin evrensel olması gerektiğini ve uluslararası toplumun Siyonist rejime, sözleşmeye katılması ve tüm kimyasal tesislerini Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün denetimi altına alması yönünde baskı yapması gerektiğini ifade etti.
Garibabadi ayrıca, Amerika'nın İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı siyasi saiklerle açık kaynakları ve hacker gruplarını kullandığı yönündeki asılsız ve tekrarlanan suçlamaları da anlattı.
Bu suçlamaları tamamen reddeden Garibabadi şunları söyledi: İran, Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerine her zaman bağlı kalmış ve ilgili tüm ilaç tesislerini bu örgütün gözetim ve denetimine vermiştir.
Amerika'nın modern zamanların en büyük kimyasal silah kurbanına karşı uydurma suçlamalarının kimyasal silah stoklarının en büyük sahibi olan Amerika’nın kendisinin yıllar süren gecikme ve stokların imhası için verilen sürenin defalarca uzatılmasının ardından sözleşmenin esas ihlalcisi haline geldiği bir zamanda tekrarlandığını belirtti.
İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı şunları vurguladı: Amerika'nın sözleşmeye uymadığına dair bir geçmişi var ve 2003 yılında Irak'ın işgalinden sonra, kitle imha silahlarının imhası bahanesiyle Amerika ve ortakları, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne haber vermeden Irak'ta bulunan kimyasal silahları nakletmeye ve imha etmeye giriştiler. İran İslam Cumhuriyeti, bu ülkeyi ve bu örgütün diğer üyelerini, ABD ve ortaklarının sözleşmeyi defalarca ihlal ettiği konusunda bilgilendirdi. Amerika, İran İslam Cumhuriyeti'nin temel sorularına hiçbir zaman ikna edici bir cevap vermedi. Ayrıca 2004 ve 2008'de İran İslam Cumhuriyeti, ABD'yi, Siyonist rejimin gizli silahlarına yardım eden kimyasal silahlar ve sözleşmeye dayalı diğer yasaklanmış silahlar konusunda sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesiyle cevap vermeye çağırmıştı ancak hiçbir zaman ikna edici bir cevap verilmedi.
Garibabadi ayrıca Amerika’nın, Siyonist rejimin Amerikan yapımı beyaz fosfor ve diğer yasaklı silahları Gazze ve Lübnan'ın masum halkına karşı yaygın kullanımına ve Suriye ve Irak'ta IŞİD de dahil olmak üzere ABD tarafından desteklenen terörist grupların kimyasal silahları tekrar tekrar kullanmasına ilişkin kamuoyu tepkisini yok etmek adına diğer ülkeleri suçlamasının oldukça manidar olduğunu belirtti.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı, konuşmasının bir başka bölümünde İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı yürütülen savaşta Batılı ülkelerin Saddam rejimine verdiği desteğe değindi. Kendisi şunları ifade etti: ‘Irak Baas rejiminin ana kimyasal tedarikçileri olan Almanya ve Amerika, İran halkına karşı işlenen kimyasal suçların ortağıdır. Bu ülkeler yasa dışı eylemlerinden uluslararası düzeyde sorumlu tutulmalı ve İran'ın kimyasal silah kurbanlarına tazminat ödenmelidir.’
Bu yetkili İran'daki kimyasal silah mağdurlarının halen Batılı ülkelerin ilaç ve tıbbi malzeme tedariği alanındaki yasa dışı yaptırımlarından mağdur olduklarını vurgulayarak, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün bu mağdurlara destek olması yönünde çaba göstermesi çağrısında bulundu.
Garibabadi konuşmasının sonunda, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün siyasallaştırılmasının önlenmesi ve sözleşmenin barışçıl hedeflerini ilerletmek için yeni teknolojiler alanında uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulundu. Garibabadi, Suriye ile örgütün teknik sekreterliği arasındaki işbirliğinde kaydedilen ilerlemeyi de memnuniyetle karşıladı ve görüşmelerin sürdürülmesinin önemini vurguladı.