Amerika ve İsrail'in Aldatıcı Lübnan Ateşkesi Gösterisinin Perde Arkası
İbranice yayın yapan medya ateşkesin olumlu atmosferinde Amerikan elçisinin Washington'a dönüşünden bahsederken Siyonist rejimin Beyrut'a yönelik yeni acımasız saldırıları ve sivillerin katledilmesi, Amerika ve İsrail'in gerçek niyetine dair soru işaretlerini gündeme getiriyor.
Tesnim Haber Ajansı - Siyonist kaynakların Lübnan'la ateşkes sürecine ilişkin olumlu bir hava oluştuğu ve savaşın durdurulması yönünde yakında gerçekleşecek bir anlaşmadan söz ettiği bir durumda Amerikan elçisi Amos Hochstein'ın Beyrut'ta bulunduğu sırada da Lübnan'ın çeşitli bölgelerine yönelik vahşi saldırılarına ara vermeyen işgalci rejim, Hochstein'ın Washington'a dönmesinin ardından bu saldırıları yoğunlaştırdı.
Hochstein'ın Beyrut'tan ayrılışından, Tel Aviv'e ve ardından Washington'a dönmesinden birkaç gün sonra ve bazı Lübnanlılar, ateşkes anlaşmasını kabul etmesi için ABD'nin İsrail'e ciddi bir baskı yaptığına ikna olmuşken Siyonist rejim, Beyrut'un merkezinde bir konut binasını çok sayıda füze ile hedef alarak vahşi bir katliam daha gerçekleştirdi. Bu cinayette ilk istatistiklere göre 20 kişi şehit oldu, 66 kişi de yaralandı.
ABD-İsrail'in ortak düzmece gösterisi Lübnan'da da tekrarlanıyor mu?
Lübnan el-Akhbar gazetesi bu amaçla hazırladığı bir haberde; ‘Amerikan elçisi ilk kez Lübnanlıları kandırmaya çalışmıyor. Hochstein, geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Siyonist ordunun, Hizbullah'ın üst düzey askeri komutanı Fuad Şükür’ü şehit etme operasyonunu gerçekleştirebilmesi için Siyonistlere siyasi bir kılıf olmuştu.
O dönemde Siyonist rejim, işgal altındaki Golan'da yer alan Mecdal Şems'te kasıtlı bir suç işleyip çok sayıda çocuğun öldürülmesinin ardından asılsız suçlamalarla bu suçu Hizbullah'a yüklemeye kalkınca, Hizbullah'a saldırı tehdidinde bulundu ancak Beyrut'taki Hochstein, Lübnanlılara bu İsrail saldırısının Beyrut ve banliyölerinin dışında olacağına dair güvence verdi. Tam tersi oldu ve Siyonist ordunun şehit Fuad Şükür’e suikast düzenlemek amacıyla Beyrut'a düzenlediği terör saldırısında da çok sayıda sivil şehit oldu. Bu Hochstein’in başarılı bir diplomasi ile kitlesel bir çatışmaya yol açacak eylemlerin önüne geçebildiğini iddia ettiği bir durumda gerçekleşti.
Daha sonra geçtiğimiz Ağustos ayının sonlarında Amos Hochstein'ın aynı iddiaları ve gösterileri tekrarlandı ve savaşı durdurmak ve gerilimin tırmanmasını önlemek için diplomatik çaba sarf ettiğini iddia ettiği dönemde Siyonist rejim, çağrı cihazlarını patlatarak büyük bir suç işledi. Lübnan'da binlerce sivilin şehit olmasına ve ağır yaralanmasına yol açan bu suçta pek çok kişi gözleri dahil vücudunun hayati önem taşıyan kısımlarını kaybetti.
Çağrı cihazlarını patlatma suçu aynı zamanda Siyonist rejimin daha büyük terör suçlarının da başlangıcıydı ve bunun başında Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın şehit edilmesi yer alıyordu.
Son birkaç günde yaşanan gelişmeler, Hochstein'ın yine Lübnanlıları tuzağa düşürmek için Beyrut'ta İsrail'in yemi rolünü oynadığını gösteriyor. Hochstein bölgeyi terk eder etmez işgalci ordu, tüm hava ve kara kuvvetleriyle saha başarısı elde etmek için Lübnan'ın güneyinde direnişe baskı yapmaya başlarken, aynı zamanda Lübnan'ın merkezi ve banliyölerine de vahşi saldırılar düzenlemeye devam ediyor.
Netanyahu Gazze'deki ateşkes senaryosunu Lübnan'da tekrarlamak istiyor
El-Akhbar gazetesi Lübnanlı siyasi partilerden alıntı yaparak bu olayların, işgalci rejimin Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ateşkes arayışında olmadığını ve Lübnan'da Gazze'deki gösterilerindeki senaryoyu tekrarlamak istediğini gösterdiğini yazdı. Çünkü Netanyahu kendi istediği zamanda ateşkes istiyor ve Amerikalıların yanı sıra kendi düşünceleriyle de bağlantılı, bu da savaşın muhtemelen önümüzdeki Ocak ayına kadar devam edeceği anlamına geliyor.
Ayrıca Siyonist rejimin Beyrut'a yönelik vahşi saldırılarından sonra bile diplomatik kaynaklar ateşkes atmosferinin olumlu olduğuna inanıyor. ABD hükümeti yetkilileri de anlaşmanın tamamlandığını ve Netanyahu'nun ateşkese bağlı olduğunu iddia ederken, İsrail'in ateşkes anlaşmasını ne zaman kabul edeceği konusunda ilgili taraflardan hiçbiri cevap vermiyor zira Netanyahu kendi istediği zamanda ateşkes istiyor ve Amerikalıların yanı sıra kendi düşünceleriyle de bağlantılı, bu da savaşın muhtemelen önümüzdeki Ocak ayına kadar devam edeceği anlamına geliyor.
Bu arada bazıları, Netanyahu'nun sahada bazı başarılar elde etmek amacıyla ateşkes anlaşmasına varılması için Amerikalılardan ek süre istemiş olabileceğini söylüyor ve bu rejimin Lübnan köylerinden çekilmesi karşılığında Lübnan'a İsrail'in bazı koşullarını kabul etmesi konusunda baskı uygulayabilmesini sağlayacak. Oysa İsrail ordusunun tek bir köyü bile işgal edemediğini kendisi biliyor.
Ateşkes müzakereleri çıkmaza mı girdi?
Bu teoriyi savunanlar, ateşkes müzakerelerinin zayıflatılması ihtimalini reddediyor ve İsrail düşmanının fırsat buldukça, hatta ateşkesten bir saat önce bile saldırılarına devam edeceğini vurguluyor.
Öte yandan İbranice yayın yapan medya müzakere sürecindeki ilerlemeyi anlatırken, Siyonist rejimin 12 TV kanalı da rejimin üst düzey yetkililerine atıfta bulunarak Hochstein ile görüşme sonrasında olumlu bir havanın oluştuğunu duyurdu. Bazı önde gelen kaynaklar, Hochstein'ın Lübnanlılara sunduğu taslağa göre Lübnan cephesinde ateşkes önerisine henüz İsrail'den yanıt gelmediğini ortaya çıkardı.
Tel Aviv de bundan hareketle tartışmalı sınır ve noktaları konuşmaktan kaçındı ve bu konuların ateşkes sonrasında müzakere edilmesini önerdi. Buna dayanarak bazı kaynaklar, işgalci rejimin savaşın tamamen sona ermesini istemediği uyarısında bulunuyor. İşgal rejimi daha ziyade, Lübnan ve Hizbullah'ın ateşkes taslağının hükümlerine uymasını zorunlu kılmak için 60 günlük bir ateşkes istiyor. Bu arada Lübnanlılar, ateşkesteki koşulları konusunda ortak bir tutum sergiliyor ve işgal rejiminin bu ülkede askeri harekâtı şartı da dahil olmak üzere, Lübnan'ın egemenliğine yönelik herhangi bir zararı kabul etmediklerini belirtiyorlar.
Siyasi kaynaklar, görüşmelerin tamamen sona erdiğine dair bir işaret bulunmadığını ancak Netanyahu'nun, Lübnan'a yönelik kara işgali konusunda ilerleme kaydedilmesi için nihai bir anlaşmaya varmadan önce koşullarını iyileştirmeye çalıştığını ve bunun başarılı olması pek mümkün görünmediğini belirtti. Hochstein ile görüşmesinin ardından Netanyahu'nun, sahadaki koşulları değiştirme ve İsrail'in müzakerelerdeki durumunu iyileştirme ihtimaline dayanarak Lübnan'a yönelik saldırganlığını sürdürmek için Amerika'dan daha fazla süre aldığı söylenebilir.
Ancak Lübnanlı siyasi çevrelerin aklını meşgul eden soru, Hochstein neden gerçeği açıklamayı reddettiği ve İsrail ve Netanyahu'nun kişisel pozisyonları hakkında neden açıkça konuşmadığı?