Nasrallah'ın Liderliğindeki Hizbullah İdeolojik ve Stratejik Bir Güçtü
Meclis Başkanı, Şehit Nasrallah'ın liderliğindeki Hizbullah'ın hem ideolojik hem de stratejik bir güç olduğunu belirterek, "Onun şehadeti, cehennemlik katillerinin maskesini her zamankinden daha fazla düşürdü ve bu şeytani ve câni düşmanla uzlaşmanın çirkinliğini ortaya koydu." ifadesini kullandı.
Tesnim Haber Ajansı- İran İslami Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın şehadetinin 40'ıncı günü münasebetiyle bu sabah düzenlenen Nasrallah'ın Mektebi Uluslararası Konferansında şunları söyledi: "Muhterem kardeşimiz değerli direniş Seyyidini kaybetmenin acısını yaşadığımız 40 gün oldu. Bu özlemden daha fazla ilerlemek için daha fazla güç alabilmemiz için hangi eşsiz cevheri kaybettiğimizi bilmemiz gerekiyor.
Ayrıca, "Bu öz farkındalık, Nasrallah'ın yoluna devam etmek ve onun hayatını adadığı planın nihai meyvesine ulaşmak için Şehit Nasrallah'tan sermaye elde etmemize yardımcı oluyor." diye sözlerine ekledi.
Galibaf, Allah nazarında Nasrallah'ın şehadetinin kendisi ve direniş cephesi için bir başarısızlık olmadığını ifade ederek, "Onun şehadeti, cehennemlik katillerinin maskesini her zamankinden daha fazla düşürdü ve bu şeytani ve câni düşmanla uzlaşmanın çirkinliğini ortaya koydu."
Galibaf devamında, "Bir zamanlar İmam Musa Sadr, Şehit Nasrallah'ın da şahit olduğu gibi Hizbullah'ın örnek liderlerinden biri olarak, İsrail'in mutlak şer olduğunu doğru bir şekilde söylemişti. Hiçbir savaşın Siyonistlere karşı verilen mücadele kadar meşru olmadığına ahlaki, dini ve insani açıdan tam bir meşruiyete sahip bir savaş olmadığına inandı ve bunu yüksek sesle söyledi. Bugün bile devrimin lideri, hangi gruptan olursa olsun rejime vurulacak her darbenin bölgeye ve insanlığa bir yardım olduğunu söylüyor." açıklamasında bulundu.
Seyyid Hasan Nasrallah'ın bilge bir siyasetçi olduğunu söyleyen Meclis Başkanı, "Nasrallah çihatçı aktivizmin zirvesinde, gergin bir alanda diyanet ve akıl temelinde konuştu ve hareket etti. Şii toplumunu iç sinerjiye ve diğer Lübnanlı aşiretlerle bir arada yaşamaya dayalı olarak örgütledi. Hizbullah'ın şehit lideri, bu rasyonel işlevi olan bir güç yaratıcısıydı, insanın hizmetinde olan bir güçtü. Çağdaş dünyada Lübnan'ın ulusal güvenliği ve çıkarlarıyla uyumlu ve ülkenin ilerlemesine hizmet eden güçlü bir kurum yarattı." ifadelerini kullandı.
Galibaf şöyle devam etti: "Onun liderliğinde Hizbullah hem ideolojik hem de stratejik bir güçtü. Daha da önemlisi Hizbullah, Seyyid Abbas Musavi ve Seyyid Hasan Nasrallah gibi liderlerle hiçbir zaman köklerini kaybetmedi ve vizyonundan sapmadı. Hizbullah'ın kuruluş felsefesi zalimle mücadele etmek, mazlumu savunmaktır ve bu sadece İslami değil, aynı zamanda insan vicdanına da uygun bir öğretidir. Nasıl İslam bizi insanlığa hizmet etmeye mecbur bırakıyorsa, Nasrallah da insanlığın bizim sorumluluğumuz olduğunu söyledi."
Ayrıca, "Lübnan'ın zaferini istiyordu ama İsrail'i sadece Lübnan'ın önünde değil, tüm bölgenin ilerlemesinin önünde bir engel olarak görüyordu. Nasrallah, Hizbullah'ı tamamen askeri bir kurum olarak görmedi, ancak birkaç adım daha ileri götürerek toplumsal bir örgüte dönüştürdü ve savunma gücünü Batı Asya bölgesinde stratejik bir aktör haline getirecek kadar geliştirdiğini." söylediğini aktardı.
Meclis Başkanı şöyle devam etti: "Şehit Nasrallah, bastırmanın, söndürmenin bir anlamı kalmasın diye bu fidanın köklerini halkın yüreğine dikmiştir ve kim onunla anlaşırsa, Hizbullah'ın direnişi onun daha da büyümesine, köklerinin daha da güçlenmesine neden olacaktır."