Amerika'nın Lübnan'da İç Savaş Çıkarma Çabaları
Beyrut'taki Amerikan büyükelçisi, Lübnan'daki bazı siyasi grupları Hizbullah'a karşı kışkırtmaya ve onları şehir savaşlarına ve direnişe karşı sabotajlara sokmaya çalışıyor; böylece güney cepheleriyle aynı anda direnişin bir kısmı da Beyrut'taki sokak savaşına dahil olabilir.
Tesnim Haber Ajansı- Lübnan Hizbullah'ının Lübnan'ın güney sınırlarında Siyonist rejimin askerleriyle savaşıyla eş zamanlı olarak bu rejimin Beyrut'taki ve Lübnan'ın diğer bölgelerindeki geleneksel müttefikleri de Lübnan İslami direnişini bıçaklamaya başladı.
Lübnan Kuvvetleri Partisinin Lideri Samir Caca, mevcut durumdan istediği hedefler doğrultusunda yararlanmak için bu günlerde oldukça aktif olmuştur. İç savaş sırasında ünlü teröristlerden biri olan ve o dönemde işlediği suçlar nedeniyle uzun yıllar hapiste kalan bu Lübnanlı siyasetçi, Lübnan İslami Direniş Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'a saldırı ve suikast sonrasında Hizbullah'ın işinin bittiği illüzyonuyla harekete geçti.
ABD ve Siyonist rejimin tutumuna uygun olarak Lübnan Hizbullah'ının silahsızlandırılması konusunun gündeme alınması ve direniş yetkililerinin yargılanması gerektiğini vurguluyor. Bu sözlerin Geagea'ya Washington ve Tel Aviv'den dikte edildiği açıktır ve bu tarihi anda, Siyonistlerle yıllar süren birlikteliğinin ödülünü, Şiilerin zararına olacak şekilde dengeyi yeniden kurarak almayı beklemektedir.
Samir Caca direnişle yüzleşecek kadar güçlü değil ve aslında bu, Lübnan'da 15 yıldır devam eden iç savaşın yol açtığı tarihi bölünmeleri yeniden harekete geçirerek Siyonist rejimin yararına yardımcı bir cephe oluşturmak isteyen Amerika'nın Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson'ın oyunudur.
Al-Akhbar gazetesi bir haberinde şunları yazdı: "İki Lübnanlı siyasetçiyle yaptığı toplantıda Johnson, savaş fırsatının Hizbullah'ın yalnızca askeri alanda değil aynı zamanda diğer alanlarda (siyasi ve sosyal) çalışmalarını tamamlamak için kullanılması gerektiğini ve üzerinize düşeni yapıp Hizbullah'a karşı bir ayaklanma başlatmadığınız sürece İsrail'in tüm hedeflerine askeri yollarla ulaşamayacağını söyledi."
Bölgesel koşulların değiştiğine dikkat çeken Amerikan Büyükelçisi, batıya yakın Lübnanlı siyasetçilere "Bu parti yenilmişken ve tüm özgür dünya sizi desteklerken, neden Hizbullah'tan korkuyorsunuz?" dedi.
Lübnan ordusunun mevcut komutanı Joseph Aoun'un cumhurbaşkanı seçildiğini vurgularken, orduyu Hizbullah'a karşı örgütleyebileceğini, Arap ve Batı desteğinden yararlanabileceğini vurguladı.
Elbette bu hareketler sadece Amerikan büyükelçisiyle ilgili değil, İngiltere ve Almanya dahil diğer batılı ülkelerin büyükelçileri de ona eşlik ediyor, Fars Körfezi İşbirliği Konseyi'nin büyükelçileri de onları takip ediyor.
Askeri ve güvenlik alanındaki siyasi ve medya hareketlerinin yanı sıra Lübnan'da direniş karşıtı cephede de hareketlenmeler görülebiliyor ve Batılı ülkeler tarafından Lübnan'daki direniş karşıtı uyuşturucu timlerine silah nakledildiğine dair daha önce raporlar yayınlanıyordu. Bilgili kaynaklar, vatandaşlarını taşıma başlığı altında Beyrut'taki Refik Hariri Havalimanı'na giren Kanada ve Almanya uçağının, Hizbullah düşmanlarına yönelik bu havalimanına önemli miktarda silah boşalttığını söyledi.
Bu durum, NATO ekseninin Lübnan için ne kadar tehlikeli bir plan hazırladığını ve Lübnan'daki bazı iç ve bölgesel aktörlerin saflığını kullanarak bu ülkedeki iç savaşın ateşini yakmak istediğini açıkça göstermektedir.