İran dışişleri bakan vekilinden İslam ülkelerinin sorumluluğuna vurgu
Gazze toplantısı için İstanbul'a giden İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bakıri, Türkiye medyasına verdiği röportajda İslam ülkelerinin bu hassas dönemdeki sorumluluğuna vurgu yaptı.
Tesnim Haber Ajansı- CNN TÜRK muhabirinin sorularını yanıtlayan Ali Bakıri "Türkiye-İran ilişkilerinin geleceği aydınlıktır" mesajını da verdi.
Ali Bakıri, Gazze'de katliamı sürdüren ve Lübnan'a büyük bir saldırı hazırlığında olduğunu duyuran Siyonist Rejim İsrail'e hitaben de "2006'daki hezimeti unutmasınlar. Gazze bataklığından Lübnan kuyusuna düşmek istiyorlarsa tavsiye etmeyiz" dedi.
Ali Bakır, Filistin davası ile ilgili olarak " Gazze meselesi günümüz dünyasının en önemli meselesi haline geldi. Siyonistlerin Gazze'de işlediği suçları ve uyguladığı soykırım günümüzün en acı gerçeklerinden biridir. Siyonistlerin Gazze'de işlediği suçları ve uyguladığı soykırımı durdurmak için tüm hükümetlerin çaba göstermesi gerekmektedir. İslam ülkeleri ve özellikle gelişmekte olan 8 İslam ülkesinin bu hassas dönemde çok ağır sorumlulukları vardır." dedi.
Siyonist Rejim'le ekonomik ilişkilerin kesilmesine de vurgu yapan Bakıri " Bize göre İslam ülkelerinin yapabileceği en etkili girişim Siyonizm ile irtibatı olan İslam ülkelerinin bir an önce bu rejimle siyasi ve ekonomik iş birliklerini sonlandırma ve bu rejimle her türlü ithalat ve ihracatı boykot etmek olacaktır."
Batı'nın bu cinayetlerdeki payına da vurgu yapan İranlı yetkili " Bugün Gazze'de çeşitli insan hakları ihlallerinin sergilendiği görüyoruz. İnsan haklarının savunucusu olduğunu iddia eden batılılar başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere Gazze'de işlenen suçları ve uygulanan soykırıma karşı kabul edilemeyecek bir tutum sergilediler. Onlar Siyonist rejimin işlediği suç ve soykırıma karşı herhangi bir fiili eylemde bulunmamakla birlikte ne yazık ki onun masum ve evsiz barksız bırakılmış Gazze halkını katletmesini desteklediler. En ufak insan hakları ihlali olsa bütün uluslararası kapasiteyi kullanan batılılar başta ABD ve bazı Avrupa ülkeleri, bugün Gazze'de insan hakları ihlali ötesinde işlenen insan neslinin yok edilmesi suçuna karşı ölümcül bir sessizliğe kapılmış ve hatta ne yazık ki bu suçun işlenmesinde Siyonizm rejimini desteklemektedirler. Dolayısıyla bugün İstanbul'da düzenlenen zirvenin görevlerinden biri de batılı ülkelere Siyonist rejimin suçları ve soykırımına verdikleri desteği durdurmaları hususunda baskıyı artırmak olacaktır."
Ali Bakıri Lübnan'a yönelik olası savaş ile ilgili olarak da " Biz İran İslam Cumhuriyeti olarak her zaman Siyonistlerin tacizleri, suçları, işgal girişimlerine karşı direniş eksenini destekledik. Bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. İşgalci Siyonistlerin karşısında mazlum Filistin halkını desteklemek her özgür insanın, her Müslüman bireyin ve her İslam devletinin görevidir. Şimdi birkaç yıl önceki tarihe bakacak olursanız Siyonistlerin Lübnan'ın güneyinden geri çekilmek zorunda kaldıkları 33 günlük savaştaki durumunu ve hezimetini göreceksiniz. Biz hiçbir zaman Siyonistlere Lübnan'ın güneyinden geri çekilmek zorunda kaldıkları 33 gün süren savaşta, direniş ekseninin karşısında uğradıkları ağır yenilgi ve hezimeti tekrar akıllarına getirmelerini tavsiye etmiyoruz. Şayet Siyonistler Gazze bataklığından Lübnan kuyusuna düşmek istiyorlarsa biz bunu onlara tavsiye etmiyoruz. " dedi.
Ali Bakıri İran'ın Siyonistlere yanıtı hakkında da 'Gerçek Vaat Operasyonu' esasen Siyonist rejimin caydırıcılığının boş bir duvar olduğunu gözler önüne serdi. Siyonistlerin Şam'daki İran Büyükelçiliği'ne tacizi ve saldırısı İran'ın bölgenin güvenlik ve istikrarını korumak amacıyla kendi güç bileşenlerini etkin ve akıllıca kullanmasına sebep oldu. Bence Siyonistler şunu çok iyi biliyorlar ki bölge istikrarı ve güveni tehlikeye düştüğünde ve onlar bölgeyi istikrarsızlaştırmaya teşebbüs ettiklerinde İran gücünü onları caydırmak ve yerinde oturtmak için etkin ve akıllı bir şekilde kullanacaktır." dedi.
'Gerçek Vaat Operasyonu' ile onlar sadece sahada değil diplomasi alanında da İran'a karşı yenilgiye uğradılar. Öyle ki hatta uluslararası bir komisyonun bile İran'ın meşru yasal girişimine karşı bildiri yayımlanmasını sağlayamadılar. Bu da şunu gösteriyor ki İran'ın güç bileşenlerinin güçlendiği konusundaki donanım yeteneğini geliştirmekle birlikte uluslararası arenadaki diplomasi pratiğini de oldukça artırmış ve İran'ın sahada ve diplomasi alanındaki gücünü eş zamanlı konumlaması kendisine başarı ve bölgeye güç sağlamıştır." diye sözlerine ekledi.