Son 4 Ayda Netanyahu Kabinesinin 6 Büyük Yenilgisi
Netanyahu ve koalisyon ortağı aşırı sağcı bakanlar sadece dört ayda Siyonist toplum için birçok büyük kriz ve sorun yarattı.
Tesnim Haber Ajansı- İbranice gazetesi Maariv'in yayınladığı son ankete göre, Benyamin Netanyahu liderliğindeki Likud partisi ve aşırı sağcı partilerden oluşan kabineye güvensizlik çeşitli iç ve dış başarısızlıklar nedeniyle yerleşimciler nezdinde önemli ölçüde azaldı. Durum Netanyahu kabinesinin çökmesine ve yeni seçimlerin yapılmasına yol açarsa, Likud ve müttefiklerinin bir daha kazanma şansı olmayacak.
Netanyahu'nun Yerleşimcilere Verdiği Boş Vaatler
Yaklaşık 4 ay önce aşırı sağcı partilerin ırkçı bakanlardan oluşan Netanyahu kabinesi yerleşimcilere daha önce hiçbir kabinenin elde edemediği başarılara ulaşacağı sözü verdi ve eski kabinelerin İsraillilere dayattıkları sosyal ve ekonomik kayıpları telafi edeceğini söyledi.
Ancak gerçekte yaşananlar tam tersiydi ve son anketler Netanyahu kabinesinin son 4 ayda en büyük siyasi, güvenlik, ekonomik ve sosyal krizler yarattığını gösteriyor.
Siyonist gazete Maariv tarafından yayınlanan yeni bir ankete göre, muhalefet güçlerinin bir sonraki seçimlerde kazanma şansı daha yüksek. Anket, bir sonraki seçim turunda Benny Gantz liderliğindeki muhalefet koalisyonun 31 sandalye ve Netanyahu liderliğindeki Likud partisinin 25 sandalye kazanacağını gösteriyor.
Aşırı Sağcı Partilerin Yaratığı Büyük Krizler
Siyonistlerin son 4 aydaki durumu, Netanyahu'nun yeniden iktidara gelmesinden bu yana pek çok çatışma, iç sorun ve krizle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Netanyahu kabinesi, Siyonist Rejim, iç güvenlik krizi, Siyonist gençlerin orduda görev yapmayı reddetmesi, hava kuvvetleri mensuplarının protesto gösterileri ile genel greve katılımı, İsrail ordusu ve farklı unsurları arasında geniş görüş ayrılıklarının ortaya çıkması, siyasi çatışmaların iç çatışmaya kadar artması ve Netanyahu kabinesine büyük darbe indiren yargı reformu krizi ve yüzbinlerce kişinin katılımıyla devam eden protesto gösterileri gibi sorunlar ile uğraşıyor.
Netanyahu kabinesi dış siyasi konularda da bu rejimi karmaşık krizler ve zorluklarla karşı karşıya bıraktı. Biden hükümetiyle olan anlaşmazlık, Binyamin Netanyahu ve aşırı sağcı kabine üyelerinin eylemlerinin yol açtığı benzeri görülmemiş bir krizdir. Bu yüzden ABD Başkanı Joe Biden, şu ana kadar Netanyahu'yu Washington'u ziyaret etmeye davet etmedi.
Ayrıca Netanyahu kabinesinin Batı Şeria başta olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki yerleşim yerlerini genişletme ısrarı, Avrupa Birliği ile krize yol açarken, İbrani gazetesi Jerusalem Post'a göre tüm bu gelişmeler Arap ülkeleri ile normalleşme sürecini de olumsuz etkiliyor.
Siyonist İsrail İç Güvenlik Konseyi'nin eski başkanı ve Mossad casus servisi yetkililerinden Eyal Kholta, Yedioth Aharonot gazetesine verdiği demeçte, Netanyahu kabinesinin son 4 aydaki başarısızlığının derinliğini gösteren konuları dile getirdi.
Bu eski Siyonist yetkiliye göre, Mescid-i Aksa'da yaşanan olaylar, Gazze'deki Filistin direniş grupları ile gerilimin tırmanması, Batı Şeria ve Kudüs'te İsrail'e yönelik operasyonların artırması, Hizbullah ve Suriye ile yaşanan güvenlik sorunları, İran'la ilgili sorunlar, Netanyahu kabinesinin güvenlik zaaflarını ortaya sergiliyor.
Son 4 Ayda Netanyahu Kabinesinin 6 Büyük Yenilgisi
Netanyahu, İsrail'in karşı karşıya olduğu güvenlik ve askeri sorunları bertaraf edebileceğini iddia etmişti. Bu konuyu daha iyi anlamak için, Netanyahu'nun verdiği vaatlere, karşılaştığı sorunlar ve vaatlerinin sonuçlarına bir göz atmakta fayda var. Elbette ki aşağıdakiler, Netanyahu kabinesinin 4 aylık görev süresindeki başarısızlıklarının sadece bir kısmı:
- İran'ın nükleer programı: Netanyahu kabinesi, görevine başlar başlamaz İran'ın nükleer programının en önemli önceliği olduğunu belirtti ve İsrail'in bu büyük sorununa uygun bir çözüm bulacağını vurguladı. Ancak 4 ay boyunca iç krizlere boğulan Siyonistler, dış konulara uğraşacak zaman bulamadılar. Öte yandan, Filistin'in bölgesel düzeydeki dış gelişmelerinin farklı yönlere gitmesi, Netanyahu ve müttefiklerinin tüm hesaplarını alt üst etti.
Çin'in arabuluculuğuyla İran ve Suudi Arabistan arasında diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi ve İran ile bir dizi Arap ülkesi arasındaki ilişkilerin iyileşmesi, İsrail'in İran'ı izole etme ve bölgesel etkisini azaltma projesinin başarısızlığının en açık örneğidir. Bu gelişmelerin ardından Siyonistler İsrail'in bölgede tecrit edilmesinden duyduğu kaygıyı dile getirmeye başladı.
Suudi Arabistan ile Normalleşme: Netanyahu, kabinesini kurduğu ilk günden itibaren ve hatta haftalar öncesinden seçim kampanyaları sırasında, stratejik hedeflerinden birinin İsrail ile Arap ülkeleriyle normalleşmeyi genişletmek olduğunu açıkladı. Netanyahu ilk hedefinin Suudi Arabistan olduğunu söyledi. Ancak bölgede daha sonra yaşanan gelişmeler Netanyahu ve müttefikleri hayal kırıklığına uğradı ve İran ile Suudi Arabistan arasında imzalanan anlaşma Tel Aviv için büyük bir şok oldu.
Sudan ile uzlaşma anlaşmasının resmileştirilmesi: Netanyahu, Arap ülkeleriyle normalleşme projesini genişletme kapsamında Sudan ile anlaşmanın resmen açıklamasına büyük ölçüde güvenmişti; Ancak Sudan'da birkaç hafta önce başlayan şiddetli silahlı çatışmalar, Netanyahu kabinesinin hesaplarını alt üst etti ve Sudan krizinin ne zaman çözüleceği belli değil.
Yerleşimcilerin güvenliğini sağlama: Netanyahu kabinesi Yahudi yerleşimcilerin güvenliğini sağlama taahhüdünde bulunurken Siyonist orduya karşı bir tür darbe yaptı. Bu kabinenin aşırı eylemleri sonucu işgal altındaki topraklarda Filistinlilerin direniş operasyonlarının önemli ölçüde arttı ve Filistin iç cephesine ek olarak Lübnan'ın güney cephesi de hareketlendi ve Siyonistler, Temmuz 2006 savaşından bu yana ilk kez Lübnan tarafından bir roket saldırısına tanık oldular.
Bu olaylar rejimin caydırıcılığının erozyona uğramasında büyük etkisi oldu ve işgalci rejimin Filistin direnişi karşısında aciz durumda olduğunu gösterdi. Ayrıca işgal altındaki Filistin topraklarının kuzey yaşayanlar bile kendilerini güvende hissetmiyor ve güney Lübnan'dan gelecek olası bir saldırı korkusuyla yaşıyor.
Yerleşimcilerin ekonomik durumunun iyileştirilmesi: Netanyahu yerleşimcilerin hayatlarını geçim, refah ve ekonomi açısından iyileştirme vaatlerini yerine getirmekte başarısız oldu; Ayn zamanda, siyasi krizler, bu rejimin ekonomik sektörünü de doğrudan etkiledi ve birçok yatırımcı paralarını işgal altındaki Filistin'in dışına aktardı.
- İsrail toplumundaki çatlaklar ve anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması: Netanyahu'nun mevcut iktidar döneminde yaşanan farklı partiler arasındaki siyasi çatışmalar ve anlaşmazlıklar en çok Siyonist iç toplumunu etkiledi ve toplumdaki kutuplaşma, Netanyahu kabinesinin aşırı sağcı bakanlarının eylemlerinden ortaya çıkan en belirgin krizlerden biriydi.
Siyonistler, Netanyahu kabinesinin yarattığı krizler ve sorunların yanı sıra, Netanyahu'nun sağcı koalisyonunun üyeleri arasında erken çıkan ihtilaflara da tanık oldular.
Son iki ayda koalisyon ortağı aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ve aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich defalarca istifa etmek ve kabineyi devirmekle tehdit ettiler.
Netanyahu onlara taviz vermek zorunda kaldı. Hatta birçok kişi, işgalci rejimin Gazze Şeridi'nde 15 Filistinlinin şehit olmasına yol açan son suçun da Netanyahu kabinesinin aşırı sağcı bakanların baskısı altında işlendiğine inanıyor.
Ayrıca adı geçen bakanlar hâlâ yargı reformunun durdurulmasına karşı çıkıyor ve Netanyahu'nun onların baskılarına dayanmadığı söyleniyor. Bu nedenle Netanyahu kabinesine karşı devam eden protesto gösterileri ile iç ve dış baskıların gölgesinde tüm İsrailliler ve Netanyahu kabinesi için yeni krizler bekleniyor.