Milli Gazete Yazarı: McKinsey Konusunda Hain Dediklerinizden Özür Dilemeniz Gerekmiyor Mu?
Milli Gazete Yazarı Abdülkadir Özkan, ‘Hain dediklerinizden özür dilemeniz gerekmiyor mu?’ başlıklı yazısında McKinsey konusu değerlendirdi.
Tesnim Haber Ajansı - Milli Gazete Yazarı Abdülkadir Özkan, ‘Hain dediklerinizden özür dilemek gerekmiyor mu?’ başlıklı yazısında McKinsey konusu değerlendirdi.
Yazının tamamı şöyle:
Başlığı belki, “Mahcup olmamak için her eleştiri sahibini cehalet ve ihanetle suçlamaktan vazgeçelim” şeklinde belirlemek de mümkündü. Çünkü belki uzun yıllar iktidarda olmanın oluşturduğu bir ruh hali ile iktidar sahipleri ve müttefikleri eleştiriye tahammülsüz bir noktaya geldiler. Denebilir ki, eleştiri genellikle insanın hoşuna gitmez. Böyle bir yaklaşım doğru olsa bile iktidar sahiplerinin eleştiriye tahammülsüzlüğü ciddi sorunları gündeme getiriyor. Bir toplumda her kesimin her konuda aynı şeyleri düşünmesi ve iktidarın her yaptığını sorgusuz sualsiz alkışlamasını istemek öncelikli olarak insanın doğasına aykırıdır. İşin demokrasi boyutu üzerinde hiç durmuyorum, sadece demokrasinin çok seslilik olduğunu hatırlatmakla yetinmek istiyorum.
Sanıyorum Amerikan McKinsey şirketinden danışmanlık hizmeti alınacağının Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanmasının ardından yoğun eleştiri gündeme geldi. Dolar üzerinden ülkemize yönelik terör saldırısı başlatmış ABD’nin bir şirketinden ekonomi konusunda danışmanlık hizmeti alınması anlaşması imzalanmış olmasının yanlışlığına dikkat çekildi. Söz konusu eleştirilere katılanlardan birisiyim. Yaklaşımım iktidar mensuplarına göre yanlış olabilir. Ancak, bu yaklaşımın söz konusu bakan tarafından, “Cehalet değilse ihanettir” şeklinde değerlendirilmesi ABD şirketi ile imzalanan anlaşmadan daha çok yanlıştı. Çünkü böyle bir yaklaşım eleştirenlerin tümünü hain ilan etmek anlamına geliyordu. Hâlbuki bir ülkede vatanseverlik iktidarda bile olsalar kimsenin inhisarında değildir. Kaldı ki, iktidarın yaptıklarına yönelik eleştiri yapmak kesinlikle hainlik olarak değerlendirilemez/değerlendirilmemesi gerekir. Böyle bir yaklaşım kimseye yarar sağlamaz. Bu bakımdan iktidar sahipleri eleştirileri “cehalet ve ihanet” gibi nitelendirmelerle bastırmak yerine eleştirilerin yanlışlığını ortaya koyabilirler. Çünkü eleştirilerin cahillik ve hainlik olarak nitelendirilmesi bir anlamda eleştiriler karşısında söyleyecek sözü olmayanlar basit bir avunma yoluna sapıyor demektir.
Dikkat çekmek istediğim bir başka husus ise iktidar mensuplarının muhalefete yönelik eleştirileri sırasında sık sık ihanet suçlamasına sarılmaları toplumda ciddi bir kamplaşmaya yol açacaktır. Bu suçlamaları kabul etmek mümkün deldir. Çünkü muhalefetin görevi elbette sadece eleştirmek değildir, aynı zamanda doğru bildiklerini dile getirmektir. Ancak, bu doğru bildiklerini her dile getirişte ihanet suçlaması ile karşı karşıya kalınıyorsa o z aman iktidar mensuplarının, “Bizim sizin aklınıza ihtiyacımız yok. En vatanseverde biziz, her şeyi biz biliriz” gibi bir yaklaşımı var demektir. Böyle bir noktaya bilerek ya da bilmeden gelmek çok yanlış olur. Bu durum toplum kesimleri arasında diyaloga yer kalmamış anlamına gelir. Bu ise ülkede sağırlar diyalogu hâkim demektir.
Gelinen noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan söz konusu anlaşmayı iptal ettiklerini açıklarken, “Biz bize yeteriz” diyerek aslında söz konusu anlaşmaya yöneltilen eleştirilerin haklılığını ifade etmiş olmaktadır. Çünkü ABD’li danışmanlık şirketi ile imzalanan anlaşmaya karşı çıkışın ana fikri de buydu. Yani biz bize yeteriz. Böyle olunca da Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açıklamayı yapana kadar anlaşmaya yöneltilen eleştirilerin sahiplerine yönelik, “Cehalet ve ihanet” suçlamasını yapanların bir özür dilemesi gerekmez mi? Belli ki, yapılan anlaşmanın yanlışlığını Cumhurbaşkanı da kabul etmiş ki söz konusu anlaşmanın iptalini istemiştir. O zaman bu noktaya gelene kadar yapılan eleştirilerin sahiplerine yönelik ithamlar boşlukta kalmış, sahiplerini haksız konuma düşürmüştür. Böyle olunca da hükümet icraatlarına yönelik her eleştiri sahibinin hiç olmazsa bundan sonra cahillik ve hainlikle suçlanması alışkanlığından vazgeçilmesi gerekmez mi? Tartışmalar böyle bir sonuç verecek olursa bir yanlıştan hayırlı bir sonuç çıkmış olacaktır. Bir kimse her şeyin en iyisi ben bilirim derse bilmediği ortaya çıktığında mahcup duruma düşer.