İsrail’in Hizbullah’ın Gelişmiş Silahlarından Korkusu Arttı

Tesnim Haber Ajansı - Rey el-Yevm Gazetesi, İsrail savaş uçaklarının Suriye’ye düzenlediği son saldırılara değinerek, Siyonistlerin Hizbullah’ın gelişmiş silahlarından korkusunun arttığını yazdı.

Rey el-Yevm Gazetesi: Siyonist Rejimin Suriye topraklarındaki mevzilere düzenlediği son füze ve hava saldırıları, Siyonist çevrelerde Hizbullah’ın gelişmiş silahlarından duyulan korku ve endişenin arttığını göstermektedir.

Siyonist Rejim savaş uçaklarının hava saldırıları ve maddi hasara neden olan Şam kırsalındaki el-Katiniye bölgesini füze yağmuruna tutması, Tel Aviv yetkililerinin Suriye ordusunun gücünün ve savaş tecrübelerinin artmasından ve aynı zamanda Hizbullah’ın silah gücünün de iki katına çıkmasından ciddi endişe duyduğunu göstermektedir.

Siyonist Rejim bu düşmanca saldırıları gerçekleştirdiğinde, Suriye hava savunması ile karşı karşıya kalmış ve Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütünün raporlarına göre, bu füzelerden sadece biri Hizbullah’ın silah deposuna isabet etmiştir. Siyonist Rejim bunu resmi olarak itiraf etmese de bu rejimin Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Ofisi tarafından yayınlanan bildiride, Hizbullah’a Suriye toprakları yoluyla silah sevkiyatı yapılmaya çalışılmasını engellemek için gerekli bütün tedbirlerin alınması hakkında tehditte bulunuldu.

Bugünlerde Netanyahu’nun ve hükümetinin en çok korkutan şey, İsrail’in içine kadar saldırı düzenleyebilecek güce sahip olan gelişmiş silahların Hizbullah’a ulaşmasıdır. Öyle ki, son günlerde dışarıya sızan askeri uzmanların ifadesine göre, Hizbullah cephanelikleri sadece yüksek yıkım gücüne sahip füzelerle dolu değil hatta radara yakalanmayan savaş gemilerine ve aynı zamanda Siyonist Rejimin doğal gaz sondaj kulelerini Akdeniz’de hedef alabilecek güce sahip Hizbullah üslerinde üretilen gemi ve denizaltılara sahiptir.

Netanyahu tehdit ediyor ama bu hava saldırılarından daha fazla bir şey yapacak gücü yok ve bu saldırılar, onun hedefini gerçekleştiremeyeceğini gösterdi. Netanyahu daha önce de Suriye ordusunun ve Hizbullah’a bağlı birliklerin, bu rejimin Suriye’nin güneyindeki doğu sınırlarına ulaşamasını engellemekle tehdit ediyordu ama Suriye kuvvetleri, batı bölgelerinin büyük bir kısmına hâkim oldu ve şimdi el-Kuneytra ve Golan sınırlarına ulaşıyor ve bu olay, Hizbullah’ın hatta Filistinli grupların bu bölgelerde üs kurmasına ortam hazırlıyor.

Özellikle Suriye’deki savaşın sona yaklaşmasından, direniş ekseninin Suriye ve Irak’taki zaferlerinden ve İran Rejimini istikrarsızlaştırmak için çıkarılan son kargaşaların başarısız olmasının ardından, Suriye, İran ve Lübnan Direnişi aynı şekilde işgalci rejim için en büyük tehdit sayılmaktadır.

Arap ve Körfez ülkelerinin açık bir şekilde işgalci Rejimle ilişkileri normalleştirmekten bahsettikleri bir dönemde, İsrail’in Suriye’de Hizbullah’ın mühimmat deposunu hedef almak için düzenlediği saldırlar, Suriye’de pusulanın değişmediğini ve aynı şekilde Arap ve İslam ümmetinin gerçek düşmanlarına doğru çevrili olduğunu vurgulamaktadır ve bu, Suriye’nin Siyonist Rejim, Amerika ve hatta Araplar tarafından hedef alınmasını açıklamaktadır. Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah ta el-Meyadin kanalına verdiği son röportajda, gelecekteki herhangi bir savaşta daha fazla sürprizlerin bulunduğunu vurguladı. Nasrallah aynı zamanda el-Celil’in geri alınmasının direnişin hedeflerinden biri olduğuna ve bunu gerçekleştirmek için programların yapıldığına değindi.

Suriye ve Hizbullah’ı uygun olmayan bir vakitte ve Suriye topraklarının tamamında güvenlik sağlanmadan ve Suriye hükümeti tarafından egemenlik kazanılmadan savaşa çekmek, Siyonist Rejimin bu kışkırtıcı eylemlerinin amaçlarından biri olabilir.

Ayrıca, bu planla ilgili gerekli farkındalık mevcuttur ve sonuç olarak, aynı yedi yıl boyunca Suriye’ye karşı bütün komploların etkisiz hale getirildiği gibi, bu planı da başarısız kılmak için çabalar yürütülmektedir. Ama eğer Siyonist Rejim savaş isterse, bu rejime karşı güç dengesindeki stratejik gelişmelerden sonra ve geçmişte olduğu gibi artık hava silahlarının savaşlarda belirleyici olmadığı bir dönemde, bu savaşın en büyük kaybedeni İsrail’in kendisi olacaktır.