İran Direniş Ekonomisiyle Amerika’nın Büyük Şirketlerine Darbe Vuracak
Peter Koenig bir ekonomist ve jeopolitik analisttir. Dünya Bankası’nın eski bir çalışanı olarak, çevre ve su kaynakları alanında 30 yıl deneyime sahiptir.
Tesnim Haber Ajansı - Peter Koenig, İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei tarafından gündeme gelen Direniş Ekonomisi hakkında İran basını ile yaptığı röportajda şunları söyledi: “Direniş ekonomisi”, büyük ölçüde özgüvene dayalı bir ekonomi olup çok harika bir fikirdir. Bu iş, sadece İran’ı dışarıdan uygulanan yaptırımlardan kurtarmakla kalmayacak, İran’a iç potansiyellerden yararlanmada, iş kurmada ve ülkeye değer katmada yardımcı olacaktır ve sonuç olarak ta İran, ihracatını Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve Batı’da gerçekleştirebilecek ve çok daha gelişebilecektir. Direniş ekonomisi, Putin’in Rusya’da uyguladığı bir sistemdir ve O, bu sistemle; tarım ve yerli sanayinin gelişimini arttırarak ithalata bağımlılığı azaltmış ve Rusya’yı tamamen yasa dışı olan yaptırımların sonuçlarından korumuştur.
“Direniş Ekonomisi” kavramı “ithal ikamesi” kavramıyla büyük ölçüde eş anlamlıdır. “İthal ikamesi” yani ithalat yerine yerli kapasiteyi teşvik etmek ve yaymaktır. Daha önceden getirilmiş mal ve hizmetler, yerli olarak ülke içerisinde bulunduğunda, İran’ın ulusal ekonomisi için de birçok fayda sağlayacaktır. Örneğin, ham hidrokarbonatları ihraç etmek yerine, bir petrokimya sanayisi kurmak, ülkedeki istihdamı ve değeri arttıracaktır ve belki de bütün bunlardan daha önemlisi; Direniş Ekonomisi, yerli üretimi ithalatın yerine koyacaktır ve böyle bir durum küreselleşmeye ve Amerika’nın önemli şirketlerine büyük bir darbe olacaktır.
İran’ın ithalat yoluyla üstünlüğü ya da ayrıcalığı için İran ekonomisinin yenilenmesine dayalı neo-liberal argümanlar, rahatlıkla etkisiz hale getirilebilir. Açıktır ki bu eylem, küreselleşme yararına ve bütün ekonomik yaptırımlar karşısında zayıf bir ülke oluşturmak için yeni muhafazakâr argümanlardır.
Bir ülkedeki göreceli üstünlük ve avantaj zati değildir ama özellikle yaptırımlar zamanında (örneğin, batının para kontrol sistemine tamimiyle hâkim olmak için ülkelerin yasa dışı yaptırımlara maruz kaldığı konular gibi) ona ulaşmak için program yapılabilir. Bu defalarca kanıtlanmış bir konudur.
Örnek olarak Çin’i verebiliriz. Bu ülke gıda, ilaç ve eğitim alanında kendi kendine yeterliliğini açıklayana kadar sınırlarını kapalı tuttu ve 1980’li yıllarda sınırlarını açarak tahıl ihracatına başladı. Bunun en son örneği de Rusya’dır. Bu ülke iç pazarı ve ihracatı için, başta Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS grubu ülkeler gibi ortak fikre sahip olduğu müttefik ülkelere üretim yapıyor. Onlar o günden itibaren Dolar’ı para sitemlerinden ve uluslararası aktarım sistemlerinden kaldırarak kendilerini Batı’nın radikal ve yasadışı cezalarından kurtardılar. İran Şanghay İşbirliği Örgütüne katılma yönündeki girişimiyle doğru bir yolda ilerlemektedir.”