İSLAM COĞRAFYASI BATI'NIN SİYASİ ARENASI MI?
İstanbul’daki toplantıya katılan liderlerin ülkelerinde İslam yasak ve Müslümanlar zindanlarda! Bütün bu işbirlikçi liderler toplandı ve Müslümanların işine yarayacak hiçbir eyleme imza atmadılar. Filistin için kalıcı bir çözüm ortaya koymadılar.
Özlü Sözler:
1- Ey dünya Müslümanları ve ey dünya mustazafları! Kalkın ve mukadderatınıza sahip çıkın. Kaderinizi Washington ve Moskova’nın tayin etmesi için daha ne zamana kadar oturup duracaksınız.
2- Tarihin mahrum ve zulüm görmüşleri bizzat kalkmalıdırlar; zalimlerin onları esaretten kurtarmasını beklemesinler. (İMAM HUMEYNİ)
Rabbimizin Kuranda beyan buyurduğu kavramlar ne yazık ki bugün Müslümanlar tarafından asli hüviyetiyle bilinip gereği yerine getirilmediği için bugün topraklarımız işgal altında ve ümmetin kandırılmış evlatları birbirinin kanını dökmekte…
Müslümanlar her gün Kuran okuyor ama içeriği ve emirleri doğrultusunda üzerine düşeni yapmıyor. Mevcut ideoloji sahipleri kendi batıl ideolojileri için her türlü fedakârlığı yaparken Cennet vaat edilen Müslümanlar dünya zevklerine bağlanmış ve ideolojik sistemin idaresinde rahatını bozacak bir eyleme girmiyor.
Günümüzde en çok okunan kitap Kuran olmasına rağmen en anlaşılmayan da yine Kurandır. Çünkü Kuranın okunmasında çok sevap alınacağı üzere eğitilen insanımıza Kuranın kavramlarının anlaşılıp hayata geçirilmesi temel bir bilgi olarak aşılansaydı belki de Müslümanlar bu kadar ilahi gerçeklerden uzak kalmazdı.
Batıya bağımlı hareket eden dağınık ve birbirinden kopuk sözde İslam ülkeleri dostlar alışverişte görsün diye zenginliklerine daha zenginlik katmak için bir işbirliği teşkilatı kurdu. Bu teşkilatın son oturumu 10-15 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşti.
Bu İslam İşbirliği Teşkilatı Eylül 1969 tarihinde Fas’ın başkenti Rabat'ta toplanıp İslam ülkelerini çatısı altında toplamak üzere kuruldu. 57 üyeye sahip, uluslararası hukuk(!) tüzel kişiliğini haiz bir uluslararası teşkilat olarak kurulduktan sonra üç yılda bir toplanmaktadır.
İslam hukukuna göre düzenlenmeyen bu teşkilat ne yazık ki uluslararası batı hukukuna uygun olarak kurulmuştu. Bu da onun emperyalistlerin gölgesi altında kurulduğunun en belirgin özelliğidir.
47 yıllık bir geçmişe sahip bu teşkilatın bugüne kadar İslam ümmeti için elle tutulur bir yaptırımı olmamıştır. Bu kadar süre zarfında Filistin, Siyonist İsraile kurban edilmiş ve İsraile karşı hiçbir varlık ve direniş gösterilememiştir. Özellikle birçok Arap ülkesinde petrolün bulunması ve oraları Petro-dolara boğması bu ABD ile işbirliği içindeki liderleri şımarttığı gibi İslami düşünce ve yaşayıştan da koparmıştır.
3 yılda bir toplanan bu işlevsiz teşkilatın bir önceki dönem başkanlığını Mısır yapmıştı. Malum olduğu üzere 6-7 Şubat 2013 tarihinde yapılan toplantıda Muhammed Mursi Mısırda Cumhurbaşkanıydı. Ancak Temmuzda yapılan kanunsuz askeri darbeyle işbaşından uzaklaştırılınca başkanlık darbeci Sisi’ye kaldı.
İşte 13. İslam Zirvesi Toplantısı, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 10-15 Nisan 2016 tarihlerinde İİT Üyesi Ülkeler Devlet ve Hükümet Başkanlarının katılımı ile İstanbul’da gerçekleşti. Ve haliyle başkanlık Türkiye’ye geçmiş oldu.
Bir önceki başkanlık Mısır’daydı bu toplantı ile başkanlık CB Erdoğan’a geçti. Sonuç bildirgesinde ABD emperyalizmine ve ırkçı Siyonist İsrail’e karşı duruşu ile bilinen İran’a yönelik terörü desteklememe ve ülkelerin iç işlerine karışmama maddeleri kondu.
Bu isminden başka hiçbir şeyi İslam ile ilgisi olmayan ve tamamen ABD gölgesinde hareket eden teşkilat elbette İran’a övgüler yağdırması beklenemezdi. Ancak Suudi krallığının paraya boğduğu uydu köle devletçiklerin kraldan fazla kralcı oldukları bu toplantıda tek ve önemli aktör Suud rejimiydi.
Bu toplantının ardından Körfez İşbirliği Teşkilatının toplantısı Suudi rejiminde yapıldı. Bu toplantıya görünüşte araları limoni olan ABD başkanı Obama da çağrıldı. Bu toplantıya Obama başkanlık etti. Ve Yemen karşısında hiçbir varlık gösteremeyen Suudi kanlı rejimi bütün yetkileri ABD’nin eline verdi.
Tabi bundan öncesi İstanbul’da yapılan İİT toplantısında alınan kararlarını müzakeresi de Obama’ya sunuldu. Yani bundan anlayacağımız İslam coğrafyamızda suni bir Sünnilik için cephe açan Suud rejiminin kurmak istediği İslam Ordusu ve polis teşkilatı ABD gölgesi altında, görünmez haliyle İsrail’i korumak için onlardan istenilen şey bu tür toplantılarla köle diğer işbirlikçi devletleri de bir cephede toplamak.
Peki, bütün bunlar ne için ve kimin için. Elbette ki İran ve onların cephesinde olanlara karşı durmak için.
İstanbul’daki toplantıya katılan liderlerin ülkelerinde İslam yasak ve Müslümanlar zindanlarda! Azerbaycan’ın İslam’la hiç alakası olmayan lideri İlham Aliyev’in zindanları Müslümanlarla dolu. Sisi kendisi gelmedi ama bakanını gönderdi ve Erdoğan’ın Mısıra teşekkürü de gözlerden kaçmadı. Çünkü ABD’de bir yemeğe Sisi katılmıştı diye Erdoğan o yemeğe gitmemiş ve tepkisini koymuştu.
Şimdi bütün bu işbirlikçi liderler toplandı ve Müslümanların işine yarayacak hiçbir eyleme imza atmadılar. Filistin için kalıcı bir çözüm ortaya koymadılar. Suriye rejiminin gitmesi ve yerine onların desteklediği bir gücün gelmesi için söz birliği içinde oldular.
Bunalar KESEMEYEN KESMİNLERDİR. Çünkü bunlar söz ustası ama sözleri hayata geçirilmeyen batının kuklalarıdırlar.
CB Erdoğan kendi ağzıyla dememiş miydi “Biz Ortadoğu Projesinin eş başkanlarından biriyiz” diye. Şimdi bu tüm ABD işbirlikçileri İslami bir yol için hangi doğru adımı atarlar.
Bütün bu gerçekler karşısında biz Müslümanlar Kuranda Rabbimizin buyurduğu emirler doğrultusunda hareket edersek bütün batıl karşımızda yok olup gider. Çünkü Allaha dayanıp güvenmek en büyük güçtür.
Selam ve dua Mümin Müslümanlara…
M. Necip Yavuzer
İslami Analiz